Muhammed ÇOPUR
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Gündem
  4. Salepçioğlu İş Hanı- 8: İzmir’in Hafızası Siliniyor mu?

Salepçioğlu İş Hanı- 8: İzmir’in Hafızası Siliniyor mu?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Salepçioğlu İş Hanı- 8: İzmir’in Hafızası
Siliniyor mu?

Bugün, Salepçioğlu İşhanı’na dair yazı dizimizin sekizinci bölümünde, İzmir’in tarihî dokusuna, esnafın yaşadığı mağduriyete ve köklü bir kültürel mirasın yok olma tehlikesine bir kez daha dikkat çekeceğiz. Dün katıldığım Ulusal Kanal’daki Güne Başlarken programında, meselenin kalbine inmeye çalıştım. İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün aldığı kararlar, TARKEM’in gizemli yapısı ve yerel yöneticilerin duyarsızlığı gibi konuları açık yüreklilikle ele aldım. Şimdi, programda vurguladığım ve daha geniş bir şekilde ele alınması gereken noktaları kaleme alıyorum.

Salepçioğlu İşhanı: Bir Sayıdan Fazlası

Salepçioğlu İşhanı, sadece Kemeraltı’nın kalbinde yer alan bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda İzmir halkının hafızasında kök salmış bir buluşma noktasıdır. İnsanlar yıllardır bu hanın önünde buluşur, alışveriş yapar, dostluklar kurar. Burası sıradan bir iş hanı değildir; buradaki esnaf, müşterileriyle 20-25 yıldır süregelen ilişkiler kurmuş, artık aile gibi olmuşlardır. Salepçioğlu’nda düğün alışverişi, özel gün hazırlıkları için birçok ihtiyaç tek bir çatı altında karşılanır. Bu yüzden, bu hanı dağıtmak demek, Kemeraltı’nın kültürel dokusunu bozmak, müşterileri 150 farklı noktaya yönlendirmek ve esnafın geçim kaynağını kesmek anlamına gelir. Peki, vakıf mantığında ne var? Kamu yararı… Ama kamu yararı yalnızca gelir elde etmek midir? Yoksa yüzlerce insanın ekmek kapısını korumak da bir kamu yararı değil midir?

Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün Salepçioğlu İşhanı’nı sadece bir Excel tablosunda yer alan sayı ve rakamlardan ibaret görmesi, bu hanın gerçek değerini anlamadıklarının açık bir göstergesidir. 150 işletme, yüzlerce çalışan ve onların aileleri… Bu insanlar rakam değil, hikayesi olan canlı bir mirastır. Eğer bu esnaf, iki ay sonra kapı dışarı edilecekse, onların çayını içtiği, kahvesini paylaştığı müşterileri de kaybedeceğiz. Bir ticari karar, yüzlerce insanın hafızasını, dostluğunu ve hayatını bir kalemde silebilir mi?

Salepçioğlu İşhanı: Vakıf Kültürünün Çarpıtılması

Salepçioğlu İşhanı, Hacı Ahmet Salepçioğlu’nun niyetiyle vakfedilmiş bir mekandır. Vakfiye belgesine göre, buradan elde edilen gelir, camii imamlarının maaşlarına, ihtiyaç sahiplerine yemek verilmesine ve öğrencilere barınma imkanı sağlanmasına yönelik kullanılsın diye vakfedilmiştir. Yani vakfeden kişi, bu mekandan elde edilen gelirin insanlara fayda sağlamasını, hayır işlerinde kullanılmasını istemiştir. Ancak bugün, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün “Çıkacaksınız, yapacak bir şey yok” yaklaşımı, vakıf kültürüne tamamen aykırıdır. Bu yaklaşım, vakfiye ruhuna ve Anadolu’nun kadim kültürüne zıt düşmektedir.

İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Tahir Emre Can, Kütahya’dan atanarak bu göreve gelmiş. Spor Bakanlığı’ndan gelme bir geçmişe sahip ve öğrencilere, gençlere alışık bir iletişim tarzı var. Ancak burada, 25-30 yıldır bu mekanda emek veren, dükkan işleten ve artık burayı evi gibi gören esnaflar var. Gençlere hitap eder gibi, “Yapacak bir şey yok, çıkacaksınız” diyerek esnafın yılların emeğini hiçe saymak, vakıf kültürünü bilmemekten başka bir şey değildir. Bu insanlar, kira ödeyen, vergi veren, istihdam sağlayan, yani kamu yararına katkı sunan kişilerdir. Onları, hiçbir hazırlık yapmadan, iki ay gibi kısa bir sürede kapı dışarı etmek, ekonominin bu kadar zor bir dönemden geçtiği bir dönemde doğru bir yaklaşım mıdır?

Ticari Kaygılar, Kültürel Mirası Gölgede Bırakıyor

Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün Salepçioğlu İşhanı’na yalnızca gelir odaklı bir bakış açısıyla yaklaşması, buradaki kültürel mirası ve esnafın hikayesini gölgede bırakıyor. Ancak, Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Vatandaşın elini havada bırakan, vatandaşının derdiyle dertlenmeyen idareciye tahammülüm yok” demesi, bu konuda alınan kararların bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini işaret ediyor. Peki, gerçekten esnafın derdiyle dertlenen kim? Yerel yöneticiler ve Vakıflar Bölge Müdürü, esnafa karşı oldukça soğuk ve donuk bir duruş sergiliyor. 150 esnafın ve onların ailelerinin mağduriyeti söz konusuyken, bu kadar duyarsız bir yaklaşım sergilemek kabul edilebilir mi?

Vakıf Kültürü: Hacı Ahmet Salepçioğlu’nun Vasiyeti Çiğneniyor mu?

Salepçioğlu İşhanı, Hacı Ahmet Salepçioğlu’nun vakfiyesiyle korunmuş ve bu vakfiyede açıkça belirtilmiş olan bir amaç doğrultusunda işletilmiştir. Gelirin, cami imamlarının maaşlarına, öğrencilere ve ihtiyaç sahiplerine yönlendirilmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Ancak bugün, “Daha fazla gelir elde edilecek” bahanesiyle esnafın kapı dışarı edilmesi, vakfeden kişinin niyetine tamamen ters düşmektedir. Burada asıl sorulması gereken şudur: Hacı Ahmet Salepçioğlu, bu hanın gelirini insanların hayrına kullanmak istemişken, bu gelirin ticari kaygılarla artırılması adına esnafın mağdur edilmesi vakıf kültürüne ne kadar uygundur?

Tahir Emre Can’a soruyorum: Bu karar, vakıf ruhuna uygun mudur? Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan geldiğiniz bir geçmişle, belki öğrencilere ya da gençlere hitap ederken bu kadar kesin konuşabiliyorsunuz. Ancak, burada anneniz, babanız yaşında insanlar var. 30 yıldır burada emek veren, bu mekana hayatını adayan esnaflar var. Bu insanların hikayeleri var; onların öykülerini Excel tablosundaki rakamlara indirgemek ne kadar doğru?

Kemeraltı Esnafı: Bir Excel Tablosunda Rakam Değil, Bir Hikayenin Parçasıdır

Kemeraltı, sadece alışveriş yapılan bir yer değil, bir kültürün, bir tarihin yaşatıldığı yerdir. Burada esnaf, müşterisiyle yıllardır bir bağ kurmuş, çayını, kahvesini paylaşmış, bir aile gibi olmuştur. Bu bağ, hiçbir ticari gelirle ölçülemez. Salepçioğlu İşhanı’ndaki esnaf, “Biz artık buranın çocukları gibiyiz” diyor. Dükkanlarındaki her bir eşya, her bir raf, onlar için bir hatıra taşır. Eğer bu esnafı, iki ay sonra kapı dışarı ederseniz, onların yıllar içinde kurdukları tüm emek, bir kalemde silinip gider. Kemeraltı’nda hava parası, kira bedelleri oldukça yüksek ve bir esnafın başka bir dükkana taşınması ciddi bir maddi külfettir. İnsanlara bu kadar kısa bir süre içinde “Çıkın” demek, onları ekonomik ve psikolojik olarak zor durumda bırakmaktan başka bir şey değildir.

Ben de bu konuda Vakıflar Bölge Müdürü’ne sordum: “Neden esnafa bir yıl, iki yıl önceden haber vermediniz ki insanlar hazırlık yapabilsin?” Verilen cevap insanın tüylerini diken diken ediyor: “Öyle yapsaydık insanlar önceden boşaltırdı, kamu zarar ederdi.” Peki, esnafın zararı ne olacak? Bu insanların yıllar boyunca kurduğu düzen, çekleri, senetleri, ödemeleri var. Onların zararını kim karşılayacak? Bu yaklaşım, vakıf ruhunun, kamusal hizmet anlayışının ve adaletin neresinde duruyor?

Salepçioğlu İşhanı: Excel Tablosunda Değil, İnsanların Kalbinde Değerlidir

Salepçioğlu İşhanı’na sadece bir ticaret merkezi olarak bakmak, buranın gerçek değerini anlamamaktır. Burada bir kültür var, bir tarih var, dostluklar var. Vakıf mantığı, kamu yararına hizmet etmek üzerine kuruludur. Peki, kamu yararı yalnızca gelir elde etmek midir? Esnafın işsizlikle boğuştuğu, geçim derdine düştüğü bir dönemde, onlara kapı dışarı demek mi kamu yararıdır? Hacı Ahmet Salepçioğlu’nun niyeti, bu hanın gelirinin insanlara fayda sağlamasıydı. O, bu hanı ihtiyaç sahiplerine yardım, öğrencilere burs sağlamak amacıyla vakfetmişti. Bugün, bu vakfiyenin ruhuna aykırı olarak, gelir artırma bahanesiyle esnafın dışlanması, tarihimize, kültürümüze ve insani değerlere ihanettir.

Sonuç: Salepçioğlu İşhanı, Bir Ticaret Merkezi Değil, Bir Kültürel Miras

Bugün, Türkiye’nin ikinci yüzyılını konuşurken, vatandaşın elini havada bırakan, esnafının derdiyle dertlenmeyen idarecilerle karşı karşıya kalmamalıyız. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, vatandaştan kopuk, soğuk ve donuk bir idare anlayışı, toplumun güvenini zedeler. Kemeraltı esnafı, bir Excel tablosunda sayılardan ibaret değildir; onlar, İzmir’in kültürel mirasının bir parçasıdır. Salepçioğlu İşhanı’nın yok edilmesi, sadece bir ticari kar elde etmek anlamına gelmez; aynı zamanda İzmir’in hafızasının, dostluklarının ve tarihinin silinmesi demektir.

Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve ilgili yetkililere sesleniyorum: Gelin, bu kararları bir kez daha gözden geçirin. Salepçioğlu İşhanı’ndaki esnafları rakamlarla değil, onların hikayeleriyle değerlendirin. Bu şehir, kültürüyle, tarihiyle ve insanıyla ayakta durur. Salepçioğlu İşhanı’nın hikayesini, yıllardır emek veren esnafların hatırasını yok etmeyin. Kemeraltı’nın tarihine ve bu şehrin ruhuna saygı gösterin.

İletişim:  [email protected]

Instagram/ @copurrmehmet ve @nvarnyokizmir

Devam edecek…

Salepçioğlu İş Hanı- 8: İzmir’in Hafızası Siliniyor mu?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

NvarNyok Gazetesi - İzmir ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin