ALİ MACİT / SÖZCÜ
Şahan, adeta siyasalların buluşma noktası olan Silivri Cezaevi’ndeki olan İBB’de birlikte çalıştığı Seyahat Tutuklusu Tayfun Kahraman ile müsabakasını da anlattı.
– Gözaltındaki süreçte bol bol türkü söyledim. Gözaltına alınan üniversiteli öğrencilerle sohbet ettim, gücüm daha da arttı. Dışarıdan haberler aldım. Silivri’de birinci günümüz çok ağır. Herkesin gücü çok yüksek. Sıkı çalışmak için planlar yapıyoruz. Başta genel liderimiz ve tüm vekiller, avukatlarla sayısız görüşmeler yapıyoruz, daima fikir alışverişi içindeyiz. 15 milyon iştirakli Cumhurbaşkanı adayımızın, hatta aslında Cumhurbaşkanımızın bence seçilmiş olduğu o Pazar gününün gücü ve halkımızın gerçek iradesi bize büyük güç veriyor ve verecek. Çok çalışacağız!
– Sizce bu operasyon neden yapıldı?
– Neden yapıldığı çok açık. Siyaset yapmayan, siyaseti ve milletin gözünde meşruiyetini kaybetmiş bir yapı, boşalan alanı bürokrasi ve yargı eliyle doldurmak istiyor. Ellerinde kalan tek şey bu zira. Savcının bana bâtın şahit sözünü sorduğunda verdiğim cevabı tekrar edeyim. “Sayın savcı okuduğunuz o bâtın şahit ibaresi Cumhuriyetin seçilmiş merkez önemli bir ilçenin başkanı ve Cumhuriyetin bir savcısının önünde soru olarak olması bir utançtır. Hepimiz için bir utançtır. Yazıktır bu ülkeye.” Tek endişeleri var. İmamoğlu. Ve İmamoğlu’nun liyakatli takımı, CHP’nin milletten aldığı istek ve güç. Tek dehşetleri var, o da çoktan söylediğim Türkiye İttifakı. O nedenle bu operasyon yalnızca bir İmamoğlu sorunu değildir. İmamoğlu sıkıntısının ötesinden bir mevzudur. Bizler yatarız, çıkarız, bedeli öderiz lakin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kurucu bedellerin yine ayağa kalktığı bir sınırı örmek zorundayız. Ez cümle bahis Cumhuriyet’tir. Ve bahis Atatürk’ün bize emanetidir. Bu ülkede bir insanı bile dışarıda bırakmadan eşitlemeye yönelik yerelde yürüttüğümüz ve milletin isteğini alan gerçek politikalarıdır.
– Oradaki koşullarınız nasıl, Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ, Seyahat tutukluları ile görüşebildiniz mi?
– Kaideler tutsaklık ve hapishane alışılmış ancak bilhassa belirtmek isterim ki TEM basamağında çok nazik ve kibar muamele gördük emniyet ünitelerinden. Bu ülkenin polisi, bürokrasisi, hâlâ aklı selim yargıçları, savcıları inanın vardır… Kâfi ki içinde gerçek millet ve vicdan duygusu olsun. Ekrem Başkan’la avukat görüşmelerinde haberleşiyoruz. Ümit Özdağ Başkan’ı da gördüm, çok yeterliydi, selamlaştık. Tayfun’la da avukat aracılığıyla görüştük. Tayfun, “Girdiğimden bu yana gözyaşı dökmemiştim, sizden sonra döktüm,” dedi. Koridorlar, görüşme odaları, politikler, akademisyenler, bürokratlar, inanın buradaki takım ülke yönetir. Silivri’nin bu periyodunu tarih yazacaktır kesinlikle.
– Belediyeye kayyum atandı ve birinci icraati Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını asmak oldu. Sizin bir çok projeniz var sizce bunlar aksar mı?
– Kayyumun işi maalesef o fotoğrafı vermek. Hiç yadırgamadım. Çok samimi, üzgün bir gülümseme çıktı içimden. İnanın. Üzülüyorum, devletin kaymakamını, valilerini, bürokrasini bu hale düşüren tertibe. Fakat Şişli yıllardır toplumsal demokrat anlayışla yönetilen bir ilçe. Şişli kayyumu kabul edemez inanın. Bir taraftan da kayyum olarak çok zorlukları var. SGK borcunun kapanması için iki bakanla sayısız temas ve iki sefer görüşme yaptım, belgelerimi sundum evraklarımız imzalamamıştı.
– Ancak hizmetlerin devamı için bir politik akıl ve milletin sıkıntısıyla dertlenen bir icra kabiliyeti lazım. Bunu kayyum idaresinden, tarifi gereği, bekleyemezsiniz. Kayyum kent lokantasını kapatır, istese de devam ettiremez, kreş açamaz, sarsıntıya tahlil üretemez. Kayyum kent idaresi ve kent sorunu için çözümsüzlük iradesidir. Şişli’ye Şişlili sahip çıkacak, göreceksiniz. Ben buradan tüm süreçleri çok sıkı takip edeceğim. Şişlilere, bana her şeyi yazın, cevap vereceğim dedim. Anlamadıkları şey şu bizim çalışma ve üretme azmimizi o denli zindanlarda öldüremezler, çok samimi söylüyorum.
– Sözcü aracılığıyla kamuoyuna ne aktarmak istersiniz?
– Bizler çok güzeliz, hiç merak etmesinler. Bu süreci bir misyon üzere alırız ve buradan daha çok çalışarak en hoş karşılığı veririz. Bu ülkenin nitekim yapısal problemleri vardır artık. Kurumlar çökmüş, yargı siyasallaşmış, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 15 milyon oyla seçilmiş Cumhurbaşkanı adayını, AKP’nin 31 Mart’ta lokal seçimde aldığı tüm oy kadar oy olarak adaylaşmış İmamoğlu’nun bomboş, mesnetsiz tezlerle içeri alacak kadar akıl almaz bir süreç. Kapalı şahitlerin, aksi rahatlıkla ispat edilebilir savları ile Şişli’ye kayyum atayacak kadar çaresiz siyasal iktidar… Ve millet bilhassa gençler çok heyecan verici. Çok umutluyum, çok. Doğum sancıları bunlar, emin olun.
