Herkesin Türk lirasına daha fazla güvenmesi gerektiğinin altını çizen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Lideri Erdal Bahçıvan, istikrarını koruyan bir kurun kıymetine işaret etti. Bahçıvan, istikrarlı kurun Türkiye için en değerli muhtaçlık olduğunu söyledi.
Bahçıvan, herkesin Türk lirasına daha fazla güvenmesi gerektiğinin altını çizerek, “Türk lirası üzerinden verdiğimiz fiyata, Türk lirası üzerinden aldığımız vade ve borçlanmaya çok daha prestij etmemiz gerekiyor. Tekrar TL’ye prestij kazandırmamız için bu süreç manalı ve kıymetli. Beşerler tekrar TL’ye dönük de bir teveccüh içerisinde” dedi.
Merkez Bankası’nın önemli manada piyasadan döviz alıcısı olduğunu aktaran Bahçıvan, gelecek yıl kurda büyük bir hareketlilik beklemediğini ve kısa vadede fazla bir fayda getirmeyecek çok büyüme telaşlarının uzağında olunması gerektiğini söyledi.
“Daha güçlü sermaya gelecek”
Bahçıvan, yatırımcılar için en büyük teşviki, istikrarlı bir iktisat siyaseti uygulanacağı inancı oluşturduğunu belirterek, “Türkiye’ye, 2025’te bu yıldan daha güçlü yabancı kaynak girişinin olacağını düşünüyorum. Hem uzun vadeli yatırımda hem Türkiye’ye nakit ve kaynak akışında 2025, 2024’ten daha olumlu bir manzara verecek” dedi.
Erdal Bahçıvan, yaptığı değerlendirmede, global iktisatta bir dezenflasyon devrine girildiğini belirterek, enflasyondaki alışkanlıklar ve direncin çok kolay değişmediğini ancak her şeye karşın dezenflasyon noktasında bir ivme kaydedildiğini söyledi.
Gelecek aylardan itibaren başta Avrupa Birliği ülkelerinde olmak üzere enflasyonun düşeceği ve faiz indirimlerinin güçlü halde gündeme gelebileceğini aktaran Bahçıvan, “Avrupa Birliği’nde bunu aslında ufak ufak görmeye başladık. ABD’de buna uygun bir sürecin başlayabileceğine dair bir izlenim var.” diye konuştu.
Bahçıvan, dünyada gelecek yıl belirsizliklerin kelam konusu olabileceğine işaret ederek, “AB’nin iki temel ülkesinde, Fransa ve Almanya’da, oluşan politik belirsizlikler AB’nin nereye evrileceği noktasındaki en kıymetli soruların yanıtını oluşturacak. Trump devrinin şayet daha muhafazacı ve kapalı bir iktisat olması giderek güçlü bir telaffuz haline gelirse tam manasıyla öngöremeyeceğimiz birtakım diğer soru işaretlerini de beraberinde getirebilir.” halinde konuştu.
Türkiye’nin Amerika pazarında da Çin’den ötürü yer kapıp kapmayacağının vakitle görüleceğini lisana getiren Bahçıvan, “Çin’in rakip pazarlarda Amerika’dan kaybettiği pazarı fiyat indirerek karşımıza çıkıyor olması bize kıymetli bir rekabet dezavantajı yaratacaktır. İhtiyatlı gidilmesi gereken bir dünya gerçeği var önümüzde. Fırsatlar da var lakin çok süratli değişebilecek olan tehditlerin de olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.” tabirlerini kullandı.
Bahçıvan, geçen yılın OVP açısından değerlendirildiğinde en olumsuz tarafının enflasyon olduğunu kaydederek, “Enflasyon hala daha katı bir direnç göstermeye devam ediyor fakat cari açık tarafında beklenenden çok daha düzgün bir durum var. İşsizlik tarafı çok istikrarlı ve stabil gitti. Bütçe açığı zelzele harcamaları probleminden ötürü çabucak hemen amaca uygun biçimde yer alıyor. Enflasyon gayretinin olduğu bir süreçte büyümeye de çok fazla odaklanmamak lazım. Aşikâr bir kademesini başardığımız fakat daha gitmemiz gereken çok daha uzun bir yol olan enflasyonla çaba gerçeği var. O nedenle 2025’in en değerli gündemi ve tahlil bulmamız gereken konusu enflasyonu hayatımızdan çıkarmak.” değerlendirmesinde bulundu.
“En büyük çabası sanayi ve üretim kesiti gösteriyor”
Enflasyonla gayret edilirken önemli fedakarlıkların olması gerektiğini aktaran Bahçıvan, programın maksadına ulaşmasına dönük en büyük uğraşı sanayi ve üretim kesitinin gösterdiğinin altını çizdi.
Bahçıvan, sanayi dünyası olarak finansal istikrarın sağlanması ve enflasyonun ortadan kalkması için fedakarlık ve sabır gösterme noktasında kararlı olduklarını aktardı.
Erdal Bahçıvan, finansmana erişim noktasında Eximbank kredilerinde bir ölçü daha artış olmasının, TL reeskont kredilerinin ucuzlamasının, döviz reeskont kredilerinde açılmanın, KOBİ’lerin üst sonlarında bir yumuşamanın ve istihdam odaklı belirli dallardaki maliyetin bir nebze daha düşürülmesinin gündeme alınacağına inandığını söz etti.
“Bizim için değerli olan finansal istikrar ve enflasyonla mücadele”
Merkez Bankası’nın faiz kararıyla ilgili konuşmamayı prensip edinen bir anlayışta olduklarını lisana getiren Bahçıvan, kendileri için finansal istikrar, fiyat istikrarı ve enflasyonla uğraşın değerli olduğunu bildirdi.
Bahçıvan, Merkez Bankası’nın yeni idaresinin, misyona geldiğinden bu yana enflasyonla gayrette son derece hakikat siyasetlerini gelecek aylarda da kararlılıkla devam ettireceğine inandığını söyledi.
Kendileri için önceliğin enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi olduğunu kaydeden Bahçıvan, “Enflasyonda istikrarlı bir düşüş olduğu vakit zati bizim için temel bir sorun olan faizlerin de düştüğünü göreceğiz. Yani öncelik enflasyonun sağlıklı düşmesi ve bunu toplumun kabullenmesi” diye konuştu.
“Türkiye’ye nakit ve kaynak akışında 2025, 2024’ten daha olumlu manzara verecek”
Bahçıvan, Türkiye’nin yüksek potansiyelli bir ülke olduğunu, milletlerarası iktisat topluluklarında finansal istikrar ve ekonomik kredibilite noktasında itimat tesis edildiğinde ülkeye farklı bahislerde ve alanlarda yeni yatırımların gelebileceğine inancının yüksek olduğunu söyledi.
CDS sayılarının objektif birtakım tahlillerle ortaya çıkan değerlendirmeler olduğuna işaret eden Bahçıvan, CDS’in istikrarlı bir halde aşağı yanlışsız iniyor olmasının, yabancıların Türkiye’ye bakış açısına artı bedel kattığını tabir etti.
Bahçıvan, yatırımcılar için en büyük teşviki, istikrarlı bir iktisat siyaseti uygulanacağı inancının oluşturduğunu tabir ederek, “Türkiye’ye 2025’te bu yıldan daha güçlü yabancı kaynak girişinin olacağını düşünüyorum. Hem uzun vadeli yatırımda hem Türkiye’ye nakit ve kaynak akışında 2025, 2024’ten daha olumlu bir manzara verecek” dedi.
“Asgari fiyatta en az mutsuzlukla buluşacağımız yer en güzeli olacak”
Yatırımcı için uzun vadeli bir kalıcı inanç oluşturmanın değerine dikkati çeken Bahçıvan, “Onun yanında kesinlikle çözmemiz gereken birtakım yapısal hususlar ve meselelerimiz var. Bizim yapısal ıslahatlar diye isimlendirdiğimiz mevzulara artık biraz daha vakit ayırmamız gerek” açıklamasını yaptı.
Bahçıvan, taban fiyat sürecinde çalışanların hayat standartlarındaki memnunluğu,huzuru önemsediklerini belirterek, “Ancak gerçek dalın o minimum fiyatı verdikten sonra o taban fiyatın karşılığında ürettiği mamullerden rekabet edebilir bir hayat sürmesi ve rekabet edebilmesinin dikkate alınması gerekir. İki tarafın da çok keyifli olmayacağı bir taban fiyata gerçek gidiyor. Bence en az mutsuzlukla buluşacağımız yer en düzgünü olacak.”
