MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ davetinin yankıları sürerken DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan da TBMM kürsüsünde terör örgütü PKK elebaşı Öcalan’la görüşmesine dair konuştu. Ömer Öcalan, Öcalan’ın “‘Biz bu sorunu aslında 2000 yılında çözebilirdik. Ben uçakta da söyledim, bu sorunun tahliline öncülük ederim’ dedi. Lakin işi farklı bir boyuta çektiler, ‘Apo kendisini kurtarmak için bunu yapıyor’ dediler” dediğini aktardı.
Ömer Öcalan konuşmasında, “Suriye ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Savaş bugün prestijiyle farklı bir evreye geçmiştir. Türk hükümetinin oradaki siyasetleri ve müdahalelerinin yaşanacak olan olumlu atmosfere negatif bir tesiri vardır. Yüzyıllardır birlikte yaşayan bu halka DEAŞ artıklarını saldırtmanız yanlışsız değildir, halkımız bunu kabul etmiyor. Bu savaş kör bir savaştır, herkese kaybettiriyor.” tabirini kullandı.
“BU SORUNU DİYALOGLA ÇÖZEBİLİRİZ”
Öcalan, konuşması sırasında İmralı’da PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Ömer Öcalan şunları söyledi:
Uzun ortadan sonra 23 Ekim’de İmralı Adasına gittim ‘Sayın Öcalan’ı’ ziyaret ettim. Öcalan tarihî olarak Kürt- Türk münasebetlerini kıymetlendirdi. Tahlil teklifleri vardı. ‘Biz bu sorunu diyalog metoduyla çözebiliriz’ dedi.
“UÇAKTA DA BU SIKINTININ TAHLİLİNE ÖNCÜLÜK EDERİM’ DEDİ”
-‘Biz bu sorunu aslında 2000 yılında çözebilirdik. Ben uçakta da söyledim, bu sıkıntının tahliline öncülük ederim’ dedi. Fakat işi farklı bir boyuta çektiler, ‘Apo kendisini kurtarmak için bunu yapıyor’ dediler. Lakin moralli ve güçlüydü, gündeme hakimdi ve soruların tahlili noktasında inisiyatif alacağını açık bir biçimde söyledi. Verdiğimiz iletiden, koşul ve şartlardan bahsederken bunları kendi şahsı için söylemediğini; tahlilin ortamının hazırlanmasına yönelik değerlendirmeler yaptığını söyledi. Kendisini muhalif medya olarak atfeden kimi gazeteciler de bu görüşmeyi manipülatif halde değerlendirdiler. İktidar medyası da kendi açısından bu görüşmeyi çarpıtmaya çalıştı.
“ÖNÜMÜZDE TARİHİ BİR SÜREÇ VAR”
-Mesele önemli, önümüzde tarihi bir süreç var. Ya bu tarihi süreci olumlu bir formda büyük onurlu bir barışa evirebiliriz, onun ötesini aslında kimse düşünmek istemiyor. Gazze, Orta Doğu, İsrail, Irak, Suriye de konuşuldu. Teklifleri en makul tekliflerdi, tahlilleri makul çözümlerdi. Türkiye devleti buna gelecek mi gelmeyecek mi? Bu yeri hazırlayacak mı sıkıntı budur.”
“CUMHURBAŞKANI BU SORUNUN TAHLİLİNDE ROLÜNÜ OYNARSA ÜLKE DEĞİŞİK BİR NOKTAYA GİDER”
Öcalan, ABD Dişişleri Bakanı Antony Blinken’ın Türkiye’ye yapacağı ziyareti de hatırlatarak, “Amerika Dışişleri Bakanı gelecek, niye geliyor? Bir savaş var, Rojova’ya müdahale var. ABD gelip ‘bu savaşı derinleştirmeyin’ diyecek. Öcalan ise bunu kendi iç dinamiklerimizle çözmeyi öneriyor. Bu işi kendimiz bir noktaya getirebiliriz ancak bu mesela adeta milletlerarası bir boyut kazandı ve bir adım da ötesine gidiyor” diye konuştu.
Öcalan şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı 22 yıldır olumlu ve olumsuz pek çok şey yaptı. Gelmediği makam, temsil etmediği nokta kalmadı ancak Kürt problemini çözerse farklı noktalara gelebilir. Lakin yalnızca Cumhurbaşkanlığı makamı mühletini arttırmak yalnızca rakamsal bir şeydir. İktidardaki mühleti 25 değil 27 yıl olacak lakin Cumhurbaşkanı bu sorunun tahlilinde rolünü oynarsa bu ülke apayrı bir noktaya sarfiyat, Orta Doğu’nun barış merkezi haline gelir.
“BU İŞİN İÇİNDE MİLLİYETÇİLER OLMAZSA BU SORUN ÇÖZÜLMEZ YA DA ÇOK SIKINTI OLUR”
Bu işin içinde milliyetçiler olmazsa bu sorun çözülmez ya da çok güç olur. Yaşanacak olan bir tahlil sürecinde milliyetçilerin de yer alması gerekiyor zira orası ikna edilirse bu ülkenin geleceği için, demokrasisi için ikna edilirse bu ülke Orta Doğu’da vizyonu olan bir devlet haline gelir. Bu ülke o vakit Kürtlerin de Türklerin de devleti olur, Alevilerin, Sünnilerin devleti de olur. Fakat maalesef alanda yaşananlar bize bunu söylemiyor. Şunu da belirteyim; Kürtlerin inanç probleminde, inanç sıkıntısında sorunlar ortaya çıkmıştır. Halkımızın yaşanacak olumlu sürece dönük de yaklaşımı negatif boyutta. İnanmak istiyor lakin inanmıyor.”
