Antalya Akseki’deki Gidengelmez Dağları’nda maden aramak maksadıyla mevcut müsaade alanını artırmak için müracaat yapan Cengiz Holding, tabiata ziyan verilmeyeceğini ve “Titreşimsiz dinamit patlatılacağını” açıkladı. SÖZCÜ’ye yapılan açıklamada, arama alanının köylere 300 değil 700 metre uzaklıkta olduğu savunuldu. “Alüminyum, ülkemiz için stratejik ehemmiyete sahiptir” başlıklı açıklama şöyle:
‘1.700 KAT ARTMAYACAK’
“Gazetenizin 13.02.2025 tarihli sayısında yer alan ‘Cengiz gelirse giden gelmeyecek’ başlıklı haberinizdeki yanlış ve kamuoyunu aldatıcı bilgilere ait şirketimiz tarafından açıklama yapma zaruriliği doğmuştur.
Haberinizde bahsetmiş olduğunuz maden alanının 1.700 kat artırılmak istendiği bilgisi gerçek değildir. Akseki Boksit Madeni, 1960’lı yılların ikinci yarısında Maden Tetkik Arama Enstitüsü tarafından işletilmek üzere Eti Alüminyum’a devredilmiştir. O tarihten beri Eti Alüminyum bünyesindedir. 1978 yılında 792 hektarlık ruhsat alanı ile üretim yapılmıştır. Şu anda şirketimiz daha evvel üretim yapılan 792 hektarlık ruhsat alanından çok daha küçük bir alanda üretim yapmayı planlamaktadır. Yapılan ÇED başvurusu kapsamında ÇED alanının 447,53 hektar olmasıyla birlikte ocak alanı ve tüm fizikî yapıların yer alacağı kullanım alanı, 241 hektar olacaktır. İki maden ocağımızın biri 12 hektar oburu 75 hektar; toplam 87 hektarlık alanda yer alacaktır. Halihazırda toprakta rastgele bir faaliyet bulunmamaktadır.
Mehmet Cengiz
KÖYLERE MESAFESİ
Haberinizde yer alan; maden alanımızın Değirmenlik Köyü’ne 300 metre uzaklıkta olduğu bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır. ÇED müracaat belgemizde da görüleceği üzere projenin tesir alanı içinde kalan rastgele bir yerleşim bölgesi bulunmamaktadır. Proje alanı, Değirmenlik Köyü merkezine yaklaşık 700 metre, Süleymaniye Köyü merkezine yaklaşık 1 kilometre, Salihler Köyü merkezine yaklaşık 3 kilometre arada yer almaktadır.
Proje alanının yaban keçileri üzerinde muhtemel tesirlerine dair Hacettepe Üniversitesi, Niğde Üniversitesi ve Kırıkkale Üniversitesi öğretim vazifelileri tarafından hazırlanmış olan Ekosistem Kıymetlendirme Raporu, ilgili kurum tarafından onaylanmıştır. Rapor, bahsi geçen alanın yaban keçilerinin üreme alanında olmadığı, beslenme ve habitat tercihleri bakımından tercih etmedikleri; dolanım alanı olarak kullandıklarını ortaya koymuştur. Tekrar de üretimde cevherin çıkarılması sürecinde, patlatma dizaynı, yaban hayatına uygun biçimde yapılacaktır. Böylelikle titreşim düzeyi minimize edilecektir.
TOPRAK SIYRILACAK
Ayrıca projenin başlangıç sürecinde 10 cm kalınlığındaki nebati toprak sıyrılarak bitkisel toprak depolama alanında depolanacaktır. Hazırlamış olduğumuz 13 yıllık rehabilitasyon planı kapsamında taahhüt ettiğimiz üzere her yıl bir evvelki yılın pasa alanı, depolanan bitkisel toprak serilerek rehabilite edilecektir. Proje bir yandan ilerlerken öbür yandan ise eş vakitli olarak rehabilitasyon çalışmaları yürütülecektir. Bu kapsamda birinci yıl pasa alanı olarak kullanılacak 10,8 hektarlık alan ikinci yıl rehabilite edilecektir.
‘KÜÇÜK BİR ALAN’
Proje alanı ve tesir alanını kapsayacak biçimde bilimsel ve teknik çalışmalar yapılarak, proje alanı ve tesir alanının biyolojik çeşitliliği belirlenmiştir. Bu kapsamda, haberinizde endemik bitkilere ait yer alan söz ve savlar, proje ve tesir alanının dışında bulunan tipleri de kapsamaktadır. Projemizde bulunan tüm bitki cinsleri uzmanlar tarafından belirlenmiş ve gerekli tedbirler alınmıştır. Haberde bahsi geçen hayvan çeşitleri tüm Anadolu geneline yayılmış çeşitlerdir. Gidengelmez Dağı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda faaliyette bulunacağımız 6,2 hektarlık alan, tüm proje alanı göz önünde bulundurulduğunda hayli küçük bir alandır. Bu nedenle rastgele bir çeşidin yok olma tehlikesini etkileyecek bir alan değildir.
Madenden son esere kadar üretim yapabilen Türkiye’nin tek entegre alüminyum tesisine sahip şirketimiz, başta savunma sanayi olmak üzere birçok bölümün alüminyum gereksinimini karşılamaktadır. Talebin her geçen gün arttığı, ülkemiz için stratejik kıymete sahip alüminyumu üretmek için mevcut maden alanımızdaki kapasite artışı, kaçınılmaz bir gereksinimdir.”
