Yenidoğan Çetesi’nin gaddar faaliyetlerinin 27 Mart 2023’te CİMER’e yapılan bir ihbarla ortaya çıktığı açıklanmıştı. Gerçekten iddianame de bu tarihten sonraki soruşturmayı kapsıyor. Halbuki, bu tarihten evvel birçok defa devlete bildirimde bulunulduğu, davalar açıldığı ortaya çıkmıştı. Arena Muhabiri Gökmen Ulu, organize hatayla ilgili birinci bildirimin 28 Kasım 2014 tarihinde Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi SABİM’e yapıldığını kanıtladı.
Bazı hastane idarelerinin ihtiyaç yokken bebekleri ağır bakım ünitelerinde uzun mühlet tuttuğu ve SGK’den haksız formda daha fazla para almak için devleti dolandırdıkları organize cürümler hakkında birinci mağdurlardan biri Derya Aslan Ateş – Cihan Ateş çiftiyle çocukları Deniz Rüzgar Ateş oldu.
MAĞDUR ANNE SÖZCÜ’YE KONUŞTU
Vahim olay şöyle gelişti: Gebe olan Derya Aslan Ateş, denetim için 6 Mayıs 2014’te Yasal Sultan Süleyman Hastanesi’ne gitti. Hastaneye yatırıldı. 11 Mayıs Anneler Gününde bebeği Deniz prematüre olarak doğdu. “Bende hell rahatsızlığı olduğu için oğlum erken doğdu, hasta olan bendim, bebeğimin hiçbir hastalığı yoktu. Sağlıklıydı” diyen Ateş yaşananları şöyle anlattı:
GEREKSİNİMSİZ VE GEREKÇESİZ OLARAK BEBEĞİ AĞIR BAKIMA ALDILAR
-Bebeğimin belirli bir mühlet kuvöze muhtaçlığı olduğu söyleyerek yeni doğan ağır bakım ünitesinde tutmaya başladılar. Yalnızca kan eksikliği olduğunu söz ettiler, öbür hiçbir münasebet sunmadılar. Kan bulmamızı da istemediler.
HASTANE ŞARTLARI KÖTÜYDÜ
-Bazı kuvözler kırıktı ve kapaksızdı. Bebeğimi hasta beziyle kundaklamışlardı. Bir öbür bebeğin ağzına emzik yerine ameliyat eldiveni verdiklerini gördüm.
-Grip hastası olan hemşireler vardı. Sigara içip, ağız ve ellerini dezenfekte etmeden bebeklerin yanına gelen hemşireler vardı. Bir gün hemşirenin bebeğimin altını büsbütün silmeden bezi bağlamaya çalıştığını görünce “İyice temizleyip pişik kremi sürseniz” dedim. Sonra bebeğim hastane enfeksiyonu kaptı. Hemişere sordum, “Battaniyeden mikrop kapmıştır” dedi.
SÜREKLİ OYALAMA TAKTİĞİ UYGULADILAR
-Sorumlu doktor, üç hastanede birden çalışan Metin B (Biçer) idi fakat bu süreçte bizimle asla diyalog kuramadı. Bilgi vermedi, muhatap olmadı. Yalnızca hemşirelerle muhatap olabiliyorduk. Günler, haftalar geçiyor, “Çocuğum ne vakit çıkacak” diye her sorduğumda “Az kaldı” diyerek daima bir geçiştirme ve oyalama taktiği izliyorlardı.
“EPİKRİZ RAPORUNU VERMEMEK İÇİN DİRENDİLER”
-51 gün sonra çocuğumuzu hastaneden çıkarabildik. Özel bir doktora muayeneye götürdük. Epikriz raporunu istedi, “Vermediler” dedim. Tetkik için raporu temin etmemizi istedi. Özel Yeni Ufuk Hastanesi’nden talep ettik, bize epikriz raporunu vermediler. Çok direndiler lakin ısrarlı gayretlerimiz sonucu iki buçuk ay sonra alabildik. Özel hekimimiz rapora bakınca, “Ah canım, bu çocuk daima makineye bağlı mıydı” dedi.
-Makineye hiç bağlanmadığını söyledim. Bebeğimi her görmeye gittiğimde gün be gün cep telefonumun kamerasıyla kayıt tutmuştum, gösterdim. Özel tabibimiz şaşırdı, “Fakat epikriz raporunda makineye bağlı kaldığı yazıyor” dedi.
“KİLO ALMASIN DİYE BEBEĞİMİ AÇ BIRAKMIŞLAR”
-Ayrıca, bebeğimi anneden sağılarak biberona konulan süt ve mama ile azar azar beslediklerini, kilo almaması için şuurlu olarak aç bıraktıklarını anladık. Zira 2,5 kilo olunca taburcu edilmesi gerekiyordu. Nihayetinde, Toplumsal Güvenlik Kurumu’ndan daha fazla para almak için bebeğimizi gereksiz yere ağır bakımda tuttukları, yapmadıkları süreçleri gerçekleşmiş üzere gösterdikleri anlaşıldı.
HASTANEYE YALNIZCA PARA CEZASI KESİLMİŞ
Derya Aslan Ateş, hüzünlü ve güç günleri geride bıraktıktan sonra, 28 Kasım 2014 tarihinde Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi SABİM’e yaşananları detaylarıyla anlattı. Bu bildirimden dört ay sonra Güngören İlçe Sıhhat Müdürlüğü’nden aranan Ateş, söz verdi ve ayrıntıları orada da anlattı.
Ateş, “Daha sonra Sıhhat Bakanlığı’nın Özel Yeni Ufuk Hastanesi’nde kontrol yaptığı, ikinci acil servisin kaçak olduğunun tespit edildiği ve bu kısmın kapatıldığı, yalnızca para cezası verildiği bildirildi” dedi. hastane idaresinin SGK’den haksızca daha fazla para alabilmek için devleti dolandırdığı ve bebeklerin sıhhatinin bozulması yahut mevte sürüklenmeleri hakkında bir süreç yapılmadığı anlaşıldı.
İMZA KAMPANYASI BİLE YAPILMIŞ
Bundan bir ay sonra da olay basında yer buldu. Habertürk’ten Tülay Acar, Deniz Ateş ve diğer mağdur ailelerle röportajlar yaparak vahim olayı 13 Nisan 2015’teki yayında duyurdu. Bu ortada, 6 Mayıs’ta birçok mağdur ve hassas yurttaş change.org’de imza kampanyası yaptı. “Yoğun bakım ünitelerinde sağlıklı bebeklerin boş yere tutulmasını yasaklayın” başlıklı sayfada altı unsurluk dilekçe yer alırken sonuç kısmında şu tabirler yazıldı:
“Sağlıklı doğmuş yahut gereksinimi olmayan bebeklerin geçerli tıbbi sebep göstermeden ağır bakım unitelerinde tutulmamasını, tıbbi zaruriyet olduğu rapor edilmedikçe rutin radyasyona (röntgen) maruz bırakılmamalarını ve bu dilekçede belirtilen temel hak ve yükümlülüklerin, yen, doğan ağır bakım ünitelerinin ruhsat alımı ve devamlılığı için Sağlık Bakanlığı tarafından mecburi şart sayılmasını ve bakanlık tarafından nizamlı aralıklarla “hastane yönetiminin haberi olmayacak şekilde” objektif teftişini ve hastanelerin bu unsurları ihlali durumunun tespitinde ise en önemli yaptırımın uygulanmasını talep ediyoruz.”
YARGI SÜRECİ SONUÇSUZ KALDI
Aradan aylar geçti, olay savcılığa intikal etti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturmanın tamamlanmasının akabinde açılan dava 2019 yılında sona erdi ve temelden reddedilerek evrak kapatıldı.
Dr. Ali Aksu, 2014 yılında Bağcılar Özel Yeni Ufuk Hastanesi Başhekimiydi. Aksu, Yeni Doğan Çetesi İddianamesinde sanık olarak yer alıyor.
Türkiye’de yaşadıklarından ötürü umudu kesen Derya – Cihan Ateş çifti, biricik oğulları Deniz’le birlikte yurt dışına yerleşti. Bankacı olan Derya hanım ve üst seviye şirket yöneticisi Evren bey, İngiltere’de orijinal bir ömür kurdu. Yüreklerindeki yara kapanmayan aile, geç de olsa adaletin tecelli etmesini istiyor.
