Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, gazeteciler bir ortaya gelerek Yenidoğan davası ve özel hastanelere ait açıklamalarda bulundu. Bakan Memişoğlu “Çok istisnai insanlıktan nasibini almamışların, üstelik de yakalanarak cezaevinde olanların, bunu bir buçuk milyon sıhhat çalışanlarımızın hakkını yememesini istiyorum. Prematüre 37 haftanın altında doğan bebeklerimizin ömür talihi yüzde 95’in üzerinde çıkartılmış bir sıhhat sisteminden, sıhhat çalışanlarından bahsediyoruz. Bunun kötülenmesine yahut birkaç tane nasipsiz sebebiyle örselenmesine daima birlikte müsaade vermememiz lazım. Birkaç kişinin kusuru, caniliği bu kadar büyük hizmetleri, Avrupa ile dünyadan daha uygun olan hizmetleri ve çalışanları töhmet altında bırakmaması gerekir.” dedi.
Toplumun sıhhat okuryazarlığı oranının artırılmasında medya mensuplarının üstlendiği misyonun çok kıymetli olduğunu vurgulayan Memişoğlu, sıhhat muhabirlerini de sağlıkçıların bir modülü olarak gördüğünü söyledi. Memişoğlu, “Biz sizleri sağlıkçı olarak kabul ediyoruz. Biz, sıhhat muhabirlerini sıhhat ordusunun bir neferi olarak görüyoruz ve temelinde sıhhat okuryazarlığını, sıhhatin toplumsal olarak gelişimini, tıpkı vakitte bu bahisteki sıhhatin bilgilerini sizler vasıtasıyla bütün toplum öğreniyor. Emeğiniz çok büyük.” diye konuştu.
Medya mensuplarına teşekkür eden Memişoğlu, “Sahada olan sizlersiniz. Sizin yaptığınız haberler çok kişiyi etkiliyor. O denli olunca da hem toplumun sıhhatinin gelişimini hem de bizim daha da gelişimimizi sağlıyorsunuz. Hepimiz bu millete, topluma hizmet eden insanlarız. Emelimiz daha âlâ sıhhat sistemi kurmak, daha uygun bir ülke oluşturmak. Onun için de elimizden geleni yapıyoruz.” sözlerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, İstanbul İl Sıhhat Müdürü olduğu dönemde sağlık muhabiriyle her vakit bağlantıya açık olduklarını dile getirdi.
Sağlık Bakanlığı olarak da aynı açık ve şeffaf bağlantısı kurmak istediklerinin altını çizen Memişoğlu, “Maalesef bazen dezenformasyon oluyor, yanlış algılar oluyor. Âlâ bir irtibat, uygun bir haberleşme yolu kurmak mutlaka bizim için pahalı. Sizler bizim için kıymetlisiniz. Biz sizi medyadaki sıhhat elçileri olarak görüyoruz. Onun için her hususta her vakit bağlantı halinde olmayı isteriz.” değerlendirmesini yaptı.
“ÖNCELİĞİM ESİRGEYİCİ HEKİMLİK”
Memişoğlu, Bakanlık olarak yaklaşımlarının evvel insan ve insanın yeterliliği olduğunu belirtti.
Türkiye de dahil insanlara ‘Mutluluğun olmazsa olmazı nedir?’ diye sorduklarında birinci parametre sıhhat, biliyorsunuz, yani yüzde 65-70 üzerinde beşerler, olmazsa olmazı sıhhat olarak tanımlıyorlar hayatlarında. Onun için biz de bu memnunluk kaynağının sıhhat olduğunun şuuruyla hareket etmek zorundayız” diyen Memişoğlu, sıhhat hizmeti sunarken insanın rengine, cinsine, fikrine bakmadıklarını bildirdi.
Memişoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
– Sıhhat hizmeti sunarken, herkese eşit ve insan olduğu için hizmet ediyoruz. Yaklaşımımız, evvel insan, insanın düzgünlüğü diyoruz, toplumun güzelliği diyoruz, medeniyetin düzgünlüğü diyoruz ve dünyanın uygunluğu diyoruz. Bugün maalesef dünya biraz kötülük medeniyetinin, berbatlığın hakim olduğu, birbirlerini insanların katlettiği, naklen yayınlarda 45 bin kişinin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Biz uygunluk tarafı olarak bunu düzeltmek için daha çok çalışmamız, birlikte hareket etmemiz, uygun tarafın bir ortada hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun için sıhhatle ilgili de daha uygununu nasıl yaparız konusunda çalışıyoruz. Daima birlikte daha uygununu yapacağız.
Kendisinin de önceliğinin hami hekimlik olduğuna işaret eden Memişoğlu, “Benim önceliğim kollayıcı hekimlik, birinci basamak. Bunu her seferinde söylüyorum. İnsanların hasta olmadan, sıhhatini kaybetmeden kendisine, vücuduna bakmasının, sağlıklı kalmasının idaresini oluşturmak zorundayız.” dedi.
Sağlık Bakanlığının hastalık ortaya çıkmadan çalışma yapması gerektiğini söz eden Memişoğlu, “Biz hastalık bakanlığı değiliz diyoruz hep. Evvel esirgeyici hekimliği, kollayıcı sıhhat kültürünü insanlara öğretmemiz lazım. Burada kıymetli sıhhat çalışanı sizlersiniz. Zira toplumun sıhhat okuryazarlığını artıracak haberleri yapacak ve onları bilinçlendirecek sizlersiniz. Biz bunları üretirken yahut bunları desteklerken sizlerin yardımı olmadan toplumun sıhhat okuryazarlığı oranını artırmayı yahut sıhhatle ilgili kendilerine bakması gerektiğini öğretemeyiz.” sözlerini kullandı.
“EYLEM PLANI HAZIRLADIK”
Sağlık okuryazarlığının artırılmasında medya mensuplarının da sorumluluğunun bulunduğunu vurgulayan Kemal Memişoğlu, “Çünkü bugün baktığımız vakit Türkiye’nin en büyük sıkıntılarının obezite, kilo olduğunu görüyoruz, bağımlılık olduğunu görüyoruz. Bu yalnızca sigara, unsur bağımlılığı değil.” dedi.
Bugünün en değerli bağımlılıklardan birinin dijital bağımlılık olduğunu vurgulayan Memişoğlu, “Bunun yanında doğurganlık oranının düşük olması, hayatın hareketsiz olması, sedanter ömür olması, kentleşen, çok kısa müddette, tahminen 30-40 yılda kentleşen bir toplumun yeme alışkanlıklarının, besleme alışkanlıklarının değişmeden, hayat biçiminin değişmesinden kaynaklanan bilhassa hareketsizlik ve kilo meselemizin olduğunu hepimiz biliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Memişoğlu, fazla kilonun inmeden eklem hastalığına, kalp hastalığına her şeyin nedenlerinden biri olduğunu söz ederek, şunları kaydetti:
– Maalesef Türkiye’de sigara kullanım oranı çok yüksek, bilhassa genç bayanlarımız ve çocuklarımız son vakitlerde sigara konusunda maalesef daha fazla kullanır oldular. Sigara akciğer kanserinden KOAH’a kadar her türlü hastalığa tesir eden bir husus. Bu nedenle bizlerin topluma bunların ziyanlarını anlatmamız gerekiyor. Bunun yanında doğurganlık oranı diyoruz, toplum eleştiriyor bazen ‘Bize neden karışıyorsunuz?’ diye, ancak baktığınız vakit çocuksuz olmaz. Ailede kardeş de kıymetli. İnsan kardeşle gelişiyor. Paylaşıyorsunuz, gayret ediyorsunuz, birbirinizi destekliyorsunuz. Lakin biz bu hususa yalnızca kardeş tarafından bakmıyoruz. Bir de Türkiye’nin yenilenebilir dediğimiz nüfusunun azalmaması gerekiyor.
– Nüfus artış suratı 1,5 demek bu nüfusun azaldığı, yaşlanmasını bırakın azaldığı demek. Bu mevzuda toplumu bilinçlendirmemiz lazım. Olağan Doğum Aksiyon Planı hazırladık, biliyorsunuz. Fakat bunu topluma anlatmamız gerekiyor. Doktorundan, hastasına, gebesinden, aile bütününe işin normalinin doğum olduğunu, oburunun ameliyat olduğunu daima bir arada anlatmamız gerekiyor. İşte bu çeşit bilhassa kollayıcı dediğimiz, hastalanmadan sıhhati koruyacak siyasetlerimizin sizler tarafından da desteklenmesini ve çok fazla topluma bu mevzuda ileti verilmesini istek ediyoruz.
Her vakit aile tabiplerini destekleyeceklerini söylediklerini aktaran Memişolu, “Biz aile hekimliği ile ilgili de aile hekimliğini destekleyeceğiz dedik başından beri. Zira aile hekimliği toplumun birinci başvuracağı ve en yakınındaki sıhhat elçimiz, sıhhat hizmeti sunduğumuz kapı.” dedi.
Aile hekimliğiyle ilgili mevzuat, yönetmelik değişikliği yaptıklarını hatırlatan Memişoğlu, “Bunun yanında 2025 yılında gayemiz, yaklaşık bin tane yeni Aile Sıhhati Merkezi yapmak, onlara kurumsal kimlikle daha düzgün hizmet verecek altyapı oluşturmak. Sağlıklı Hayat Merkezi maksadımız de var, 100’ün üzerinde yapmak istiyoruz 2025 yılında.” diye konuştu.
Koruyucu hekimliğin, temel sıhhatin en kıymetli ögesi olduğunu lisana getiren Bakan Memişoğlu, şunları kaydetti:
– Mevzuatla ilgili de bazen dezenformasyon olabiliyor, yanlış algılar da olabiliyor. Burada şunu söylüyoruz, aile tabibine kayıtlı nüfusu 3 bin 500’e düşürerek doktorun kendisine kayıtlı bireylerin sıhhatle ilgili bütün parametrelerini takip etmesini, bilhassa yaşlı kümesi, şeker hastası, tansiyon hastası üzere kümeleri takip etmesini istiyoruz. Yanlış anlaşılma olmasın, biz aile doktorlarının maaşlarını kesmiyoruz. Biz, aile tabiplerine kendi nüfusunun sıhhatine nazaran daha çok teşvik vermeye çalışıyoruz ve kendi nüfusunun hastalanmamasının temininde aktif rol almasını istiyoruz. Bu nedenle de biz kendisiyle kıyaslıyoruz aile tabibini.
– Şayet nüfusu, kendi sorumlu olduğu nüfusu bir evvelki periyoda nazaran daha sağlıklıysa bunu aile tabibinin başarısı olarak görüyoruz. Zira kendi sorumlu olduğu bölgedeki beşerler, kendilerine bakarsa, hastalanmazsa bunu sağlayacak kişinin aile doktoru olduğunu görüyoruz ve kişinin kendi sorumluluğunun olduğunu biliyoruz. Onun için bu hususta biz aile doktorlarına güveniyoruz, gelirlerinin de artacağını biliyoruz. Çalışan ve çalışmayan ortasındaki farkın da net olmasını istiyoruz. Onun için teşvik vereceğiz, ek vereceğiz, fiyat vereceğiz aile tabiplerine. Bu bahiste dezenformasyon olmasını istek etmiyoruz.
RANDEVU PROBLEMLERİNİ ÇÖZECEĞİZ
Memişoğlu, Merkezi Tabip Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden kimi branşlarda randevularda yaşanabilen düşüncelere ait de açıklamalarda bulundu.
“Randevu konusunda kimi branşlarda meşakkatler olduğunu biliyoruz, bunları en kısa vakitte çözeceğiz” diyen Memişoğlu, bugün “Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımladıklarını anımsattı.
Bakan Memişoğlu, “Biliyorsunuz Türkiye’de doktor dağılımında 2002 yılında en gelişmiş bölge ile gelişmemiş bölge ortasında yedi kat fark vardı. Gelişmiş bölgelerimizde yedi kat fazla sıhhat çalışanı vardı. Şu anda 2,5 kat farka düşürdük. Bunu daha aza düşürmek için bu türlü bir yönetmelik yayımladık.” bilgisini verdi.
Memişoğlu, şöyle devam etti:
– Biz, Bakanlığımızın hizmetlerini eksiksiz check-up yapıyoruz. Yani denetleme yollarımızı, sıhhat hizmetlerimizi tekrar yapılandırma basamağındayız. Bu bahiste malum yenidoğanla ilgili bir denetleme ve pahalanma bilimsel kurulu oluşturduk. Tüm branşlarda bunu yapacağız: Acil, erişkin ağır bakım, onkoloji üzere. Hizmet alanlarımızı denetim ederek işleyişi daha faal hale nasıl getiririz konusunda çalışıyoruz.
Sağlık turizmine büyük değer verdiklerinin altını çizen Memişoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
– Bilhassa sıhhat turizmi konusunda biraz daha aktif olmak için USHAŞ üzerinden, USHAŞ’ı yine yapılandırarak ve USHAŞ’ı daha faal hale getirerek sıhhat hizmetlerimizi büyütmeyi amaçlıyoruz. Sıhhat hizmetinde bilhassa kamu tarafının biraz daha gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz bu hususta. Gözetici ve temel sıhhat hizmetlerinin yanında benim en önemsediğim şey, bu mevzuda sizin dayanağınızı de istiyoruz zira bu mevzuda kat etmemiz gereken çok uzun bir yol var, yapmamız gereken işler var, biz yalnızca sıhhat hizmetini sunan, sıhhat hizmetini uygun yapan bir ülke olmak istemiyoruz, biz sıhhat hizmetini sunarken sıhhat bilimini de bilgisini de üretmek istiyoruz.
– Şu anda Türkiye’nin sıhhat çalışanları bilhassa tabip kümesi nitekim dünyanın medarıiftiharı olarak görülüyor, bizim dünyadaki medarıiftiharımız; bilgi manasında, çalışkanlık manasında. Bunun da toplum tarafından bilinmesi lazım. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Sıhhat hizmetleri son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inanılmaz gelişti ve dünyada Covid-19’da gördük, zelzelede de gördük ki sizler sıhhat hizmetlerinin dünyaya rol model olan bir ülkesinde yaşıyorsunuz. Bunu yapan sıhhat çalışanları ve doktor kümesi, sıhhat sistemimiz. Çok istisnai insanlıktan nasibini almamışların, üstelik de yakalanarak cezaevinde olanların, bunu bir buçuk milyon sıhhat çalışanlarımızın hakkını yememesini istiyorum.
Bebek vefat suratının bin canlı doğumda 35’lerden 7,1’e düştüğünü belirten Memişoğlu, “İstanbul için, Türkiye için 9,2’ye düşürülmüş. Prematüre 37 haftanın altında doğan bebeklerimizin ömür bahtı yüzde 95’in üzerinde çıkartılmış bir sıhhat sisteminden, sıhhat çalışanlarından bahsediyoruz.” dedi.
“Yaşam müddetini 78 yaşına çıkartmış bir sıhhat sisteminden, sıhhat çalışanlarından bahsediyoruz” sözünü kullanan Bakan Memişoğlu, “Bunun kötülenmesine yahut birkaç tane nasipsiz sebebiyle örselenmesine daima birlikte müsaade vermememiz lazım. Birkaç kişinin kusuru, caniliği bu kadar büyük hizmetleri, Avrupa ile dünyadan daha düzgün olan hizmetleri ve çalışanları töhmet altında bırakmaması gerekir. Bunu başaracak sizlersiniz, bizleriz, sorumluluk sahibi beşerler.” diye konuştu.
