Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve İBB Lideri Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen dava sürecine ait değerlendirmelerde bulundu.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına konuk olan Özel, gündem olan “Devlet Bey el yükseltti. El yükseltiyorum Devlet Bey, ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ilişkin hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” kelamlarına de açıklık getirdi.
Özel, hakkında siyasi yasak istenen İmamoğlu’nun muhtemel adaylığına dair Altaylı’nın “Ekrem Bey aday olamaz” kelamları üzerine şunları söyledi:
– Ondan çok emin olmasın. O denli bir süreç yürür ki Ekrem Bey aday olur. Ayrıyeten şu anda çıkacak karar İstinaf kararı, adaylığa mani değil. Yargıtay’ın onay kademesine kadar o denli bir süreç yürür ki pişman olurlar bu kararı verdiklerine.
“MESELENİN TEMEL SAHİBİ KONUŞMALI”
Özel, Bahçeli’nin terörist başı Abdullah Öcalan için yaptığı davete dair ise şu değerlendirmelerde bulundu:
– (Güneydoğu gezisi) İlan ettiğimizde daha Devlet Beyin iki Salı konuşması da yoktu. Birincisi olunca bizim arkadaşlar ertelesek mi dediler. Bir daha ertelemek için başımın kırılması lazım dedim. Ben bu geziyi Bahçeli’den çok evvel söylemişim. Gidecekken bir gün evvel de Bahçeli’nin bu Abdullah Öcalan’a özgürlük sözleri çıktı.
– Devlet Bey’in anlaşılmış bir projeye sözcülük yaptığı muhakkak. Fakat artık sözcünün susup, sıkıntının temel sahibinin konuşması lazım. Tayyip Erdoğan bir şey konuşmuyor. Bu türlü bir çıkış Erdoğan’ın haberi olmaksızın, Öcalan’la bir mutabakata varılmaksızın yapıldığına ihtimal vermiyorum.
– İkinci bir ihtimal var. AKP’nin Kürt milletvekilleri ‘Bölgeye gidemiyoruz. Halk koptu bizden’ diyordu. Tahminen de Tayyip bey, Devlet Bey’e ‘Bir şey yapacağım’ dedi. Bahçeli de dayanak verir üzere lakin en olmayacak şeyi birinci söyleyerek tahminen de süreci baltaladı bilmiyoruz. Şayet böyleyse bu öbür bir taktik. Ancak bunların hepsi için iki satır Erdoğan’ın çıkıp korkmadan, Devlet Bey’i öne sürmenin konforundan yararlanmadan gerçek niyetlerini açıklamaları lazım.
– Biz şunu söylüyoruz, TBMM odak olmalı. Hiçbir siyasi parti dışlanmamalı. Tüm partiler bir masanın etrafında toplanmalı. İkincisi burada toplumsal bir mutabakata muhtaçlık var. Herkesin bu işin içinde olması lazım. Zira bu sorun çözülürse Türkiye’nin önü çok açılacak. Üçüncü konumumuz ise, dünya kadar şehidimiz, gazimiz var… Onların gözünün içine bakamayacağımız bir şeyin içinde olmamamız lazım. Bu istekte en değerli istek şehit ailelerinin ve gazilerin isteğidir. Olabildiğince şeffaflıktan yanayız. Bunların hepsini birden yapmak istediğimizde metodun Devlet Bey’in söylediği yol olmadığı çok açık.
EL YÜKSELTME AÇIKLAMASI
– El yükseltme salt bir kumar tabiri değildir. Kumara sonradan girmiştir. Temel söylemem gereken şu, el yükseltme dediğim problem düne kadar ‘bebek katili terörist’ dediğin kişiyi ‘gel bu kürsüden konuş’ demekle olmaz.
– Cümlemde noktayı bırakın, virgül yok. Diyorum ki, ‘Kendini Türkiye’ye ilişkin hissetmeyen bütün Kürtlere demokrasi vaadediyorum. Onlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni vaadediyorum. Ben Kürtlere, ‘Toprak vadediyorum, devlet vadiyorum’ diyor muyum? ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Özgür Özel kadar, Devlet Bahçeli kadar, Tayyip Erdoğan kadar sahibi olun, bunu bu türlü hissedin’ diyorum.
– Ben Türkiye Cumhuriyeti benim devletimdir diyorsam, bana toprak verdiği için değil. Bana eşit davrandığı için hissediyorum. Kürtlere de bunu hissettirmeliyiz diyorum. ‘Kürt sorunu niçin var? Neden terör doğurdu ve niçin çözülemiyor?’ problemine benim teklifim, dünya standartlarında demokrasi, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve insan haklarının tam olarak tanınması. Bence bunu Kürtlere hissettirmiyoruz.
“SAHTEKARLIK YAPMIYORUM DİYE…”
T24’ün aktardığına nazaran Özel’e, gereğince sert muhalefet etmediğine yönelik tenkitler de hatırlatıldı. CHP lideri, bu konuda ve kendi adaylığı ihtimaline dair şöyle konuştu:
– Bunu bana söyleyenler olduğunda, bana bir sert muhalefet tanım et diyorum. Ne yapayım ne yapmayalım. Mesela okullar pis, 973 ilçeye yazı yollayın bu okulları çocuk mahremine saygılı bir şekilde öğretmenlerden kurulu bir takım ile ziyaret edin sorunu tespit edin velilerle konuşun, okullara takviye evrelim, en yakın belediyemizi yönlendirelim, uzak kalana hizmet satın alacağız deyip yollayın. O en can sıkıntıya bu formda yaklaşmak mı sert muhalefet? Yoksa Ey Tayyip Erdoğan senin meskeninde altın varaklı tuvaletin varken bu okulların tuvaletinin hali ne desem mi daha sert? Bence birincisi daha sert muhalefet.
“SERTLİĞİN BEŞ KATINI YAPARIM LAKİN…”
– Meclis’in en sert muhalefet yapan küme başkanvekiliydim. Artta gittiğimizde de tahlil odaklı DEM ile MHP de hengame ederse ortayı ben buldurmaya çalışırdım. Biz birebir masanın etrafında çorba içebilen insanlarız. Şöyle bir sahtekarlık yapmıyorum diye yumuşak muhalefet oluyor. Herkes MHP ile DEM artta birlikte iftar yaparlar öne çıkınca terörist bunlar, elini sıkan da bilmem nedir falan. Bak nereye geldiler. Ben içeride nasılsam dışarıda aynıyım. Şahsî polemiğe girmiyorum. Bir gerçek var, bana televizyonda gördüğünde kanalı değiştiren adamın dur ya ne diyor demesi lazım. Bu olmadan olmayacak. Ben o sert yap diyenlerin dedikleri sertliğin 5 katını yapabilirim hiç sorun yok ancak 5 yıl daha Erdoğan’a katlanmaya hazır olsunlar. Ben Tayyip Erdoğan’ı önümüzdeki seçimde, şayet erken olursa aday olabiliyor YSK kararı yüzünden ya da onun belirleyeceği adayı yenip, Atatürk’ün partisini cumhuriyetin ikinci yüzyılında iktidar yapmak istiyorum.
“KENDİME YENİLİRSEM KAYBEDERİM”
– Hepimizin ortak çıkarlarını bir kenara bırakıp kendimi düşünür, nasılsa bu seçim kazanılacak diye düşünür inanır bu yetkiler bana geçsin der, ya da tarihe geçen cumhurbaşkanı ben olayım Tayyip Erdoğan’ı yenen dersem, kendime yenilirsem o vakit kaybederim. Onun için de cumhurbaşkanı adayı değilim, partiyi iktidara taşımaya adayım.
