Mersin, Adana ve Hatay’daki Alevi örgütleri, Suriye’de idaresi ele alan HTŞ’nin Alevilere yönelik ayrımcı bir tavır sergilediğini belirterek duruma reaksiyon gösteren bir basın açıklaması yaptı. Açıklama Kilikya Irmak Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu Mersin Başkanlığı, Adana Alevi Platformu, Mersin Arap Alevi Kültür Derneği, Mersin Hataylılar Derneği, Adana Alevi Kültürünü Araştırma Derneği, Alevi Kültür Dernekleri Yenişehir, Toroslar ve Mezitli şubeleri tarafından yapıldı. Açıklamaya Mersin Ortodoks Kilisesi temsilcileriyle Mersin Emek ve Demokrasi Platformu da dayanak verdi.
İNFAZ VE SUİKAST
Ortak açıklamayı okuyan Arap Alevi kanaat başkanı Ahmet Özuğurlu, konuşmasında şunları kaydetti:
*Özellikle son birkaç gündür kıyı bölgesinde yapılan tutuklamalarla adeta bölge erkek nüfustan arındırılmaktadır. Bayanlar ve genç kızlar konutlarından hatta durdurulan toplu taşıma araçlarından alınmakta ve akıbetleri bilinmemektedir. Bilim insanları ve toplumun bedelleri olan birtakım beşerler tutuklanıp infaz edilmekte yahut suikast sonucu katledilmektedir.
*Özellikle kırsal bölgelerde beşerler sebepsiz yere katledilmekte ve beşerler yaşadıkları bölgeyi terk etmeye zorlanmaktadır.
*Kutsal yerlere akınlar yapılmakta, böylelikle bilhassa Alevi halk tahrik edilerek katliamlara sebep yaratılmaya çalışılmaktadır. Beşerler inançları hasebiyle aşağılanmakta ve bu da teşhir edilmektedir.
*Devlet memuru olan Aleviler sebepsiz olarak işten çıkarılmakta, emekli maaşı, şehit maaşı üzere maaşlar ödenmemekte, çiftçiler topraklarını işleyememekte, bu da onları açlıkla karşı karşıya bırakmaktadır.
“OLUMSUZ ETKİLENMEKTEDİR”
*Bugün Suriye’de yaşayan halklar kaygı ve tasa içerisinde yaşamakta, geleceklerini belgisiz olarak görmektedir. Bu ise bir insanın kendi vatanında başına gelebilecek en berbat şeylerden biridir. Her ne kadar Suriye’de yaşayan tüm halklar baskı altında olsa da bilhassa Alevilerin katlinin vacip olduğuna dair kullanılan telaffuzlar Alevilerin durumunu daha da özel kılmaktadır.
*Tüm bunlara karşın Aleviler, şu ana kadar bu tahriklere kapılmamış, yalnızca uğradıkları haksızlıkları lisana getirmek maksadıyla zararsız protestolar yapmışlardır. Fakat durum onlar açısından her gün biraz daha zorlaşmaktadır.
*Şunu net olarak vurgulamalıyız: Suriye’de meydana gelen olaylardan ve mevcut idarenin ülkeyi yönetememesinden yalnızca Aleviler değil, Hıristiyanlar, Ezidiler, Dürziler ve laik Sünniler de mustariptir. Yani aslında durumdan ülkenin ezici çoğunluğu şikayetçidir ve olumsuz etkilenmektedir.
“GARANTİ ALTINA ALINMALIDIR”
*Şimdi bizler öncelikle devletimizden, HTŞ’ye müdahale etmesini, Türkiye’de yaşayan ve kayıtsız koşulsuz vatansever olan Alevilerin Suriye’deki akrabalarına yönelik zulmün durdurulması için somut adımlar atmasını ve bu zulmün önüne net bir formda geçmesini talep ediyoruz.
*Ayrıca bizler, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Kurulu organlarına, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne Avrupa Kurulu İnsan Hakları Komiseri’ne ve hak ihlallerine ait çalışma yürüten İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Milletlerarası Af Örgütü başta olmak üzere tüm insan hakları örgütlerine davette bulunuyoruz: Suriye’de yaşayan her bir bireyin hayatı, garanti altına alınmalıdır.
*Keyfi tutuklamalara son verilmelidir. Keyfi işten çıkarmalara son verilmeli, diğer geliri olmayan vatandaşların açlığa mahkûm edilmelerinin önüne geçilmelidir. Suriye, bir an evvel tüm halkların eşit haklara sahip olarak ortak, demokratik, laik bir idare haline kavuşturulmalıdır. Suriye’de yaşayan tüm halkların inanç özgürlüğü garanti altına alınmalıdır. Suriye’de gerçekleşen insan hakları ihlallerinin bir an evvel önüne geçilmelidir.
*Geçen her gün hatta her saat bir insanın daha canına mal olacaktır/olmaktadır. Ve bu ihlallere göz yummak direkt suça iştiraktir ve insan hakları örgütlerinin göstermelik olduğu manasına gelecektir. Bir defa daha belirtiyoruz ki olanlar karşısında sessiz kalmak suça iştirak etmektir.
