CHP MYK, bugün parti genel merkezinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında saat 15.30 itibarıyla toplandı. CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, yaklaşık iki buçuk saat süren MYK toplantısının akabinde toplantının gündemine ait basın toplantısı düzenledi. Yücel’in açıklamaları şöyle:
*MYK toplantımızı tamamladık. Bugün MYK toplantımızın gündeminde tekrar toplumun tüm kısımlarını etkileyen yoksulluk, hayat pahalılığı, ülkede yaşanan hukuksuzluklar, dış siyaset üzere ülkemizi ve milletimizi yakından ilgilendiren ve gündeminde olan hususlar vardı.
*Her geçen gün yeni bir hukuksuzluğun yaşandığı, iktisattaki yıkıcı tablonun daha da ağırlaştığı bir devirden geçiyoruz. Ülkede her alanda büyük bir güvensizlik ve tedirginlik iktidar eliyle büyütülüyor.
*Toplumun tüm kısımları üzerinde tahakküm kurmak isteyen AKP iktidarı, tekrar kurgusal operasyonlarla gündemi doldurma telaşı içinde. Sıcak salonlardan ahkâm kesen iktidar, bütün işi gücü bırakmış; kim, kendisini ne kadar eleştirmiş diye çetele tutuyor.
*Anlatacak icraatları yok. Vatandaşın kaygısına derman olacak tek bir somut adım dahi yok. Minimum fiyatlı bitmiş, emekli perişan olmuş, personel güç geçiniyormuş, esnaf kepenk kapatmış, işsizlik tırmanmış; umurlarında bile değil.
“ÇARŞIYA PAZARA DAVET EDİYORUZ”
*Dün, partisinin kongresinde konuşan Erdoğan, ‘Vergide adaleti sağlayacağız’ demiş. Güya 23 yıldır muhalefette olan bir partinin genel başkanı konuşuyor. Adama sormazlar mı, ‘Bugüne kadar bu millete, memura, emekçiye, işçiye, dar gelirliye adaletsiz vergi sistemini niçin dayattınız?
*Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak yeni mi aklınıza geldi?’ Aslında bu da lafta kalacak. Erdoğan diyor ki, ‘Hakikatle alakası her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunu varmış’. Beyefendi artık de muhalefeti beğenmiyor.
*Bize hakikat dersi vermeye çalışan Erdoğan’ı, vatandaşın hakikatiyle yüzleşmeye; çarşıya, pazara davet ediyoruz. Ülkedeki işsiz ordusunu görmesi için İŞKUR’un önüne, kira fiyatlarının ulaştığı seviyeyi görmesi için emlakçılara davet ediyoruz.
*Zira yaptığı açıklamalardan çarşıya, pazara, markete, kasaba hiç gitmediği; fiyat etiketlerinden, ülkenin 85 milyon vatandaşımızın hakikatlerden hiç haberinin olmadığını anlıyoruz.
“KÜSTAHLAŞAN BİR SİYASİ ANLAYIŞIN İSMİDİR AKP”
*Bugün ülkemizin en can yakıcı problemlerinden biri olan ekonomik buhran karşısında vatandaş çok büyük bir çaresizlikle karşı karşıya. Buradan tekraren söyledik, örnekleriyle anlattık. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin günden güne daha da derinleştiğini, dar gelirli vatandaşlarımızın sayısının her geçen gün daha da arttığını söz ettik.
*Daha geçen hafta, büyük bir zincir marketin çöpe atılmak üzere ayırdığı sebze-meyve kasalarının başında biriken vatandaşlarımızı hakikaten içimiz acıyarak takip ettik. İşte iktidarın görmemekte ısrar ettiği, sanal sayılarla kâğıt üzerinde güzel diye göstermeye çalıştığı iktisadın nasıl çöktüğünün en net fotoğrafıydı geçen hafta gördüğümüz.
*İnsanları, çöpe atılacak zerzevat meyveye muhtaç eden, İzmir Aliağa’da bir vatandaşımızı, ‘Her gün her şeye artırım geliyor. Çalışmak için iş de bulamadım’ diyerek hayatına son verecek kadar çaresiz bırakan ve tüm bunlar olurken bir de üstüne vatandaşa artırım yapmamanın münasebetini, ‘Zaten tasarruf yapmazlar’ diyecek kadar küstahlaşan bir siyasi anlayışın ismidir AKP.
“EKONOMİ BİLİMİNDEN UZAKSINIZ”
*AKP Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, geçen hafta çıktığı bir televizyon programında o denli küstah, o denli üsttenci ve dar gelirli vatandaşlarımız o denli küçük gören bir açılama yapmış ki akıllara ziyan. Sayın Elitaş’a göre, ‘22 bin 100 lira yahut 30 bin lira maaş alan bir şahsa 10 bin lira artırım yaptığınızda bunun 3 bin lirasını harcayayım, 7 bin lirasıyla tasarruf edeyim demez’ demiş. Bu sözleri söylerken hiç utanmamış.
*Bu kadarla da kalmamış, iktidarın dayattığı taban fiyatın açlık hududunu geçtiği bu ülkede, fazla artırım yapılırsa ‘Vatandaş, evvelden kalmış eksik gördüğü gereksinimlerini gidermenin yoluna gider’ demiş. Sayın Elitaş, tasarruf dediğiniz şey, temel gereksinimlerin karşılanmasından sonra arta kalan parayla yapılır.
*Temel gereksinimlerini karşılamaya dahi gücü yetmeyen vatandaştan elbette tasarruf bekleyemezsin. Bu ülkede milyonlarca vatandaşımız, yokluk ve yoksulluk içinde hayatta kalma çabası veriyor. Dar gelirliler kirasını ödese karnını doyuramıyor, karnını doyursa kirasını ödeyemiyor. Sayın Elitaş da kalkmış, ‘Dar gelirliye daha yüksek artırım yapılırsa uzun vadede ekonomik dengesizlikler olur’ demiş.
*Siz nasıl bir akıl tutulması yaşıyorsunuz? Nasıl bir körlük içindesiniz? İktidarda kalma hırsıyla bu halkın problemlerine, bu ülkeye ne kadar yabancılaştığınızın farkında bile değilsiniz. Ülkedeki ekonomik dengesizliğin sebebini minimum ücretliye, emekliye vereceğiniz 10 bin liralık ek artırıma bağlayacak kadar iktisat biliminden uzaksınız.
“ERDOĞAN SEBEP, ENFLASYON SONUÇ”
*Daha Türkiye’de enflasyona neyin yol açtığını bile tespit edemeyen iktidarın enflasyonla çaba programının sonuç vermemesi elbette ki sürpriz değil. Bu ülke ne yazık ki demokrasinin, özgürlüklerin birer birer yok edildiği; hukuk garantisinin olmadığı; liyakatsiz yöneticiler tarafından yönetilen ülkelerin yaşadığı kaçınılmaz ekonomik çöküşü yaşıyor. Bugün yaşadığımız ekonomik buhranın sebebi de sorumlusu da 23 yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarıdır.
*Bir de Sayın Erdoğan büyük bir rahatlıkla ‘Bir muhalefet meselemiz var’ diyebiliyor. Sayın Erdoğan, sen muhalefeti bırak da emekliye reva gördüğün 14 bin 469 lira emekli maaşından bahset. Sen muhalefeti bırak da minimum ücretliye reva gördüğün 22 bin 104 lira taban fiyattan bahset. Sayın Erdoğan bu millet şunu çok yeterli biliyor: Erdoğan sebep, enflasyon sonuç. AKP sebep; hayat pahalılığı, yokluk, yoksulluk, açlık ve sefalet sonuç.
“İZİN VERMEYECEĞİZ”
*AKP, 23 yıldır sistematik bir biçimde yargı bağımsızlığını tahrip ediyor. Türkiye artık bir hukuksuzluklar ülkesi haline geldi. Açılan soruşturmalar, bir cezalandırma prosedürü haline gelen tutuklamalar, fiile nazaran değil; faile nazaran verilen cezalar… Hepsi AKP periyodunun yapıtı. AKP yandaşıysanız hiçbir ceza almayacağınız bir fiil, muhalif kesim için özgürlüklerini gasp edecek kadar ağır bir hale gelebiliyor.
*Gözü dönmüş AKP iktidarı kendine muhalif olan, onu eleştiren her kim olursa olsun soruşturmalara, gözaltılara, tutuklamalara sürat kesmeden devam ediyor. Son olarak TÜSİAD Lideri Orhan Turan ve Yüksek İstişare Kurulu Lideri Ömer Aras hedefteydi. Genel şuralarında yaptıkları konuşmalar nedeniyle başlatılan soruşturma için tabir verdiler. Alışılmış ki tekrar birebir senaryo yazıldı.
*Gözaltı ve tabir süreçleri adeta bir güç gösterisi haline getirildi. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı’nın kelepçeli imajlarının servis edilmesi, gözdağı verme uğraşının dışında ne sebeple olabilir? Çağrıldıklarında söze gideceklerdi lakin fiilen gözaltıyla tabire götürüldüler. Elleri kelepçelendiği imgelerinin servis edilmesi, AKP’nin yaratmaya çalıştığı dehşet ikliminin bir kesimiydi. İşleri gereği, sık sık yurt dışına çıkan Turan ve Aras için yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
*İhracat yapan iş beşerlerine yurt dışı yasağı koymak, ‘Ülke iktisadı umurumuzda değil’ demektir. Türkiye’de ihracat yapan şirketlerin yarıdan fazlası TÜSİAD’a üye. AKP iktidarının bu atakları, hukuk sistemimizi yaraladığı kadar ülke iktisadına de ziyan vermektedir. Diyorlar ki ‘AKP ile ne ilgisi var’ ya da ‘TÜSİAD dokunulmaz mı?’ Adalet Bakanı çıkıyor, hiç utanmadan ‘Üç tane hakaret soruşturması nedeniyle hukuk devletinin olmadığını, bu ülkede hukuk güvenliğinin olmadığını söylemek insafsızlıktır’ diyebiliyor.
*Bu iki iş beşerinin açıklamalarından çabucak sonra, bu ülkenin Adalet Bakanı, TÜSİAD’ı hedef gösteriyorsa, AKP Sözcüsü TÜSİAD’a parmak sallıyorsa, Cumhurbaşkanı kalkıp da ‘TÜSİAD haddini aştı. Yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz’ diyorsa işte orada yargı bağımsızlığından bahsedemezsiniz. Muhalif olan tek bir sese dahi tahammül edemeyen AKP iktidarı ve onun talimatlı yargı mensuplarının hukuk tertibini katletmelerine müsaade vermeyeceğiz.
“ADALET OLMAZSA DEVLETE İNANÇ OLMAZ”
*Geçtiğimiz hafta, Genel Liderimiz Sayın Özgür Özel, Silivri’de bir dizi ziyaretlerde bulundu. Zafer Partisi Genel Lideri Sayın Ümit Özdağ, 35 gündür tutuklu. Eski bir milletvekili, bir parlamenter, üniversitede hoca, akademisyen, bir siyasi parti genel lideri… Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, 26 gündür tutuklu. Muhalif bir televizyon kanalının yöneticisi, gazeteci…
*Can Atalay bin 36 gündür tutuklu. Seçilmiş bir milletvekili, Hatay halkının iradesiyle yasama vazifesi yapması için Meclis’e gönderildi. Anayasa Mahkemesi (AYM) hakkında iki defa ihlal kararı verdi, ‘Derhal tahliye edilmesi gerekli’ dedi. Osman Kavala, yedi yıldır tutuklu. İş insanı. Daha evvel beraat etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hakkında ihlal kararı verdi. Tayfun Kahraman, İstanbul Kent Plancıları Odası eski Başkanı, bin 36 gündür tutuklu. Ayşe Barım, sanatçı menajeri, 29 gündür tutuklu.
*Geçtiğimiz hafta hakkında tahliye kararı verildi lakin savcılığın itirazı üzerine tahliye kararı kaldırıldı, bir de üstüne, tahliye kararı veren hakim hakkında soruşturma başlatıldı. Bir de kalkmışlar, büyük bir pişkinlikle yargının bağımsız olduğundan bahsediyorlar. Bakın, mahkemelerde duvarda, kürsünün ardında bir yazı müellif. ‘Adalet mülkün temeldir’ der. Oradaki ‘mülk’, devleti tabir eder. Yani devletin temeli adalettir. Adalet olmazsa devlete inanç olmaz.
“AHMET ÖZER HAKKINDAKİ İDDİANAME”
*Beşiktaş’ta yaşayan her üç şahıstan ikisinin oyunu alarak belediye başkanı seçilen Rıza Akpolat, 39 gündür tutuklu. Esenyurt’ta yaşayan her iki şahıstan birinin oyunu alarak belediye başkanı seçilen Ahmet Özer 115 gündür tutuklu. Ahmet Özer’in iddianamesi 115’inci günde fakat hazırlanabildi. İsmi iddianame lakin içi boş. Rektör yardımcılığı, dekanlık, GAP Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği üzere devlette kıymetli misyonlarda bulunmuş, profesör unvanına sahip bir sosyolog, bir akademisyen.
*Hayatı boyunca karakol, savcılık, adliye, mahkeme yüzü görmemiş bir kişi. Ta ki belediye başkanı seçilinceye kadar. Belediye lideri seçildi, bir anda terörist oluverdi. Bireylerin ve toplumun güvenliğini sağlamak için hava kadar hayati değere haiz olan hukukun muhalifleri tasfiye etmek için siyasete alet edilmesi asla ve asla kabul edilemez. Bu iddianame, hukukun üstünlüğüne inanan yargı mensupları nazarında, hukuk ismine utanç duyulacak bir evraktır.
*İnanıyoruz ki ülkemizde bilhassa son periyotta yaşanan hukuksuzlukların karşısında, en çetin çabayı de hukukun üstünlüğüne inanan yargı mensupları verecektir. Onların verdiği bu gayrette CHP olarak yanlarında yer alacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
“ANLATACAK HİÇBİR ÖYKÜSÜ KALMAYAN BİR AKP…”
*Değişim meşalesini yakarken bunu yalnızca CHP için değil, Türkiye için gerçekleştirdiğimizi söylemiştik. Hatta başlattığımız değişim rüzgârı ve CHP’deki değişimin getirdiği muvaffakiyet; AKP’yi de değişim, dönüşüm, yenilenme üzere sözcükleri kullanmaya zorladı. Yandaş medya kamuoyuna üç aydır AKP Kongresi’nde nasıl bir değişim olacağını pazarladı.
*Sonuç: Sayın Erdoğan’ın heyecansız konuşması, idare listesine eklenen birkaç isim, birkaç milletvekili transferi ve anlatacak hiçbir kıssası kalmayan bir AKP.
“GERÇEĞİN FARKINDALAR”
*İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Liderimiz Sayın Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlar, Türkiye’de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün önemli bir halde zedelendiğini gösteren kaygı verici bir tabloyu ortaya koymaktadır. Halkın iradesiyle seçilen Sayın Ekrem İmamoğlu, göreve başladığı günden bu yana, çeşitli yargı süreçleri ve siyasi baskılarla karşı karşıya kalmıştır. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinden sonra YSK üyelerine ‘ahmak’ dediği argümanıyla açılan dava sonucunda, Aralık 2022’de Sayın İmamoğlu’na iki yıl yedi ay 15 gün mahpus cezası ve siyasi yasak kararı verildi.
*Yıllardır istinafta incelenmeyen bu evrakta süreç, anlaşılan seçimler yaklaşınca hızlanacak. Ocak 2025’te ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında, yargı bağımsızlığı bahisli bir panelde kullandığı, hiçbir hata ögesi içermeyen tabirleri nedeniyle bu defa Sayın İmamoğlu hakkında ‘tehdit’ ve ‘terörle uğraş eden şahısları maksat göstermek’ suçlamasıyla yeni bir soruşturma başlatıldı ve yedi yıl dört aya kadar mahpus cezası ve siyasi yasak istemiyle hakkında kamu davası açıldı.
*Ardından 27 Ocak’ta yaptığı, CHP’li belediyelerin belgelerinde özel olarak görevlendirilen bilirkişiyi ifşa ettiği ve yeniden içeriğinde hiç bir kabahat ögesi bulunmayan basın toplantısı nedeniyle bu kere, ‘yargı vazifesi yapanı etkilemeye teşebbüs’ suçlamasıyla iki yıldan dört yıla kadar mahpus cezası ve siyasi yasak istemiyle hakkında kamu davası açıldı. Son olarak tekrar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının düzmece olduğu teziyle yapılan ihbarlar kapsamında Sayın İmamoğlu hakkında bu sefer ‘resmi evrakta sahtecilik’ suçlamasıyla bir soruşturma başlattı.
*CHP’nin yetkili konseyleri tarafından Sayın İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı aday adaylığına kabulünün açıklanmasının çabucak gerisinden diploma soruşturmasının başlatılması elbette bir tesadüf değil. Görüyoruz ki artık Sayın İmamoğlu’nu, Cumhurbaşkanlığı yarışından ekarte edebilmek için diplomasının düzmece olduğunu sav edecek kadar şuurlarını yitirdiler. Lakin bir yandan da diploması olmayan birinin cumhurbaşkanlığı yapamayacağı gerçeğinin de farkındalar. Bu kısmı sevindirici.
*Sonuç olarak Sayın İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden alınmış lisans diploması ve tekrar birebir biçimde yüksek lisans diploması resmi hesaplardan paylaşılmıştır. Ayrıyeten bu ülkede diploma denince akla gelen tek bir isim var, onu da herkes biliyor. Bu siyasi operasyonlarla Sayın Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinden ekarte edilmesine ne CHP ne de milyonlar müsaade verir.
*Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir sav ortaya koyan, İstanbul’da üç seçimdir Tayyip Erdoğan’ı ve AK Parti’yi yenen bir belediye liderinin daima yargı baskısı altında tutulması, demokrasiye olan itimadı ve inancı güzelce sarsmaktadır. Siyasi rekabetin adil ve hukuka uygun bir yerde mertçe yürütülmesi gerekir. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da dediği üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mertliğe davet ediyoruz. Siyaset meydanı er meydanıdır. Kendisini er meydanında mertçe gayret etmeye davet ediyoruz.
*Sayın İmamoğlu’na yapılan haksızlıklar, CHP’li belediye liderlerine yönelik engelleme teşebbüsleri ve kurultayımızla ilgili ipe sapa gelmez argümanlar ve dedikodular… Ne yaparsanız yapın bizim iktidar yürüyüşümüzü engelleyemeyeceksiniz. Ülkenin Cumhurbaşkanı da CHP’den çıkacak Meclis Başkanı da. Parlamenter sisteme dönünce Başbakan da CHP’li olacak. Sandık gelecek, millet en hoş yanıtı verecek.
