FETÖ’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Sıkıyönetim Kumandanı olarak atadığı Diyarbakır’daki 7. Kolordu Kumandanı Korgeneral İbrahim Yılmaz yargılandığı ağır ceza mahkemesince evvel müebbet mahpus, akabinde da darbeye yardım cürmünden 12,5 yıl mahpusla cezalandırılmış ve bu mahkûmiyet kararına karşı Yılmaz’ın istinaf mahkemesine başvurusu reddedilmişti. Anayasayı ihlal ve terör kabahatlerine bakmakla misyonlu ve yetkili kılınan Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Korgeneral İbrahim Yılmaz’ı tahliye etti ve darbe cürmüne iştirak ettiğine dair somut kanıt bulunmadığı gerekçesiyle mahkûmiyet kararını asıldan bozdu. Lokal mahkeme ikinci yargılamada kanıt yetersizliğinden Yılmaz’a beraat kararı verdi. Cumhurbaşkanlığı avukatları ile duruşma savcısı bu sefer Korgeneral Yılmaz’ın darbeye teşebbüsten değil, FETÖ üyeliğinden cezalandırılması istemiyle Yargıtay’a temyiz müracaatında bulundu.
SEMİH TERZİYE MAHZUR OLMADI, VALİYE BİLGİ VERMEDİ
Savcı, Yıldırım/harekât öncelik dereceli saklı evrakta sanığın Yurtta Sulh Konseyi’nin sıkıyönetim kumandanı olarak görevlendirildiğini, kelamda sıkıyönetim direktifiyle hareket eden 2. Ordu Kumandanı Orgeneral Âdem Hududi ile ağır görüşme yapmasına karşın o gece Diyarbakır’ın mülki amiri olan Vali Hüseyin Aksoy’la bağlantıya geçmediğine dikkat çekti. Saat 22.45’te gelen sıkıyönetim direktifiyle ilgili valiye bilgi vermediği üzere vali ile görüşmesinde tam bilakis olayların ne olduğunu anlamaya çalıştığına dair mevzuyu geçiştirmeye çalıştığını kaydetti.
Müdahale yetkisi olmasına karşın darbeci Tuğgeneral Semih Terzi ve beraberindeki özel kuvvetler taburunun Ankara’ya uçuşlarına pürüz olmadığını belirten savcı, İbrahim Yılmaz’ın sıkıyönetim direktifini almış olmasına karşın Semih Terzi’ye darbecilerle birlikte hareket edip etmediğini sormadığını vurguladı.
DARBENİN SEYRİNE NAZARAN HAL TAKINDI
Sanık Korgeneral’in o gece gerek vilayet emniyet müdürü, gerekse Başsavcı ile süratli formda temas kurmadığı vurgulanırken, darbeye karşı yayımlaması gereken bildirisi da geç yayımladığı ve yayımladığı saat itibariyle aslında darbenin bastırılacağına dair gelişmeler olduğunun altı çizildi. Kendisine 22.45’te gelen uydurma sıkıyönetim iletisine karşı anında tutum almadığı, buyruğundaki birliklere yazılı olarak bu iletiye muhakkak uyulmaması tarafında buyruk yayımlamadığı belirtildi. Sanığın darbenin seyrine nazaran hal takındığı, beklemede kalarak darbecilere dayanak olduğu söz edildi.
TEMYİZ İTİRAZARININ REDDİYLE BERAATI OY BİRLİĞİYLE ONADI
Beraat kararını inceleyen Yargıtay, Genelkurmay Başkanlığının yanıtı yazısı ile ekinde yer alan eksper raporunda kelamda Sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan atama listelerinde yer alan bireylerden TSK bünyesinde hala misyonuna devam edenlerin olduğuna dikkat çekti. Sanık hakkında Anayasal sistemi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, TBMM’yi ortadan kaldırmaya, misyonunu yapmasını engellemeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma yahut misyonunu yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma hatalarından kamu davası açılmış ise de; bu hataların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığından verilen beraat kararının tarz ve yasaya uygun olduğu belirtilerek kararın oy birliğiyle onanmasına karar verdi. Yargıtay, duyuma dayalı şahit sözleri dışında kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı belirlenen, lokal mahkemenin beraat kararında da bir isabetsizlik, hukuka karşıtlık bulunmadığının altını çizdi.
Yargıtay, silahlı terör örgütü üyeliği hatası istikametinden Cumhurbaşkanlığının davaya katılma talebinin reddine karar verdi.
