AJANSSPOR HABER
Trendyol Süper Lig takımlarından Antalyaspor Teknik Yöneticisi Emre Belözoğlu, NTV ekranlarında yayınlanan Empati’de Ahmet Mümtaz Taylan’ın konuğu oldu. 44 yaşındaki teknik adam, ailesine, mesleğine dair pek çok mevzuda özel ve değerli açıklamalarda bulundu.
“Fenerbahçe’de bir dinamik var”
Emre Belözoğlu, “Aslında kadro döneme âlâ başlamıştı Ersun Hoca’yla. Sonrasında, bence Fenerbahçe’nin o süreci yönetmek isteyen bir kitle var; onların istedikleri olsun, onların istedikleri hoca olsun, onların istedikleri alanda olsun… İdare içinden bahsetmiyorum, Fenerbahçe’de bir dinamik var, sahiden Fenerbahçeli olan lakin birazcık isteklerinin olmasını isteyen…
“Yapının varlığından herkes haberdar”
Bunun için toplumsal medyayı kullananlar, genel medyayı kullananlar, taraftarı kullananlar… Bir yapı oluşmuş, bu kendi içinden bir düşman üretmeye götüren… Yapının varlığından herkes haberdar, Fenerbahçe’nin içindeki yapı da kendi içinden düşman üreten yapı. Bence Galatasaray’da, bence Beşiktaş’ta, bence Trabzonspor’da bu türlü bir yapı yok.
“O kitle devreye girmeye başladı Ersun Hoca döneminde”
Fenerbahçe’deki bu kendi içinden çıkmışa karşı bir cephe oluşturma, aslında yalnızca ve yalnızca topluluğa ziyan veren bir kitle olduğunu düşünüyorum bu kitlenin. O kitle devreye girmeye başladı Ersun Hoca devrinde. O grup yeterliyken bir anda berbata gitmeye başladı. Ersun Hoca ayrıldı, sonrasında malum 5. ya da 6. bitirmişti” dedi.
“Kararların daha süratli alınması gerekiyordu”
Fenerbahçe seninle kontrat yenilemedi, kırgın mısın?
“Hiç kırgın değilim. Yalnızca orada sürecin Fenerbahçe’nin lehine ilerlemesi için kararların daha süratli alınması gerekiyordu, bir buçuk ay lider bu istemsizce bizi yıprattı, kendini de yıprattı, kulübü de yıprattı, yeni gelecek hocayı da yıprattı, kararların biraz daha dinamik alınmasına dair fikirlerim vardı benim lidere da ilettiğim.
“Ali Koç’a kırgın değilim”
Fenerbahçe’de futbolu bıraktıktan sonra, sportif yöneticilik üstüne teknik yöneticilik yapmış öteki oyuncu yok; Fenerbahçe bana bunu verdi, Ali Koç bana bunu verdi, onlara kırgınlığım ve kızgınlığım olamaz, olmamalı da, zira bu benim ziyadesiyle gururdur, herkesin yakalayamayacağı kadar kıymetli bir durumdur. O yüzden ben vefa dedik ya, ben vefada Fenerbahçe’ye hiç kusur etmedim.”
2001 yılında sen Inter’e transfer olduğunda, Galatasaray’dan ayrılmak zorlamış mıydı? O vakit nasıl hissetmiştin?
“Bizi yönetemeyen idare vardı”
“O vakit sahiden bizi yönetemeyen idare vardı. Oyuncu kümesini bilhassa… UEFA kupasını kazanmış, tabiri caizse oyuncu kümesini yönetemeyen bir idare vardı. Kulüp idaresinden bahsediyorum. 20 yaşında üst üstü şampiyonluk yaşamış, üstüne Avrupa şampiyonluğu yaşamış bir oyuncuyla bir idare o yılın sözleşmesi bitmesine son ay kala oturup görüşmez.
“Çok hakikat bir karar verdiğimi düşünüyorum”
Dünyada bugün baktığınız vakit, yetenekli oyuncuları elinde bulunan kadrolar, sözleşmesinin bitmesine 3-4 sene öncesinden, 7-8 yıllık planlar yapıyorlar, programlar yapıyorlar. Yönetemeyen idare vardı. Biz de gençtik, kanımızı meczuptu, yeni yeni kafayı kaldırmaya çalışıyorum lakin, ben de çok yanlışsız bir karar verdiğimi düşünüyorum. “
Fenerbahçe 28 şampiyonluk konusunda haklı mı? Bilmeyenler için söylüyorum, 19 şampiyonluğu var deniyor.
“Fenerbahçe’nin haklı olduğunu düşünüyorum”
“Ben Fenerbahçe’nin haklı olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe’nin şampiyonluk sayısının mevcutun üstünde olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe’nin kuruluş tarihi, başka kulüplerin kuruluş tarihine bakıldığında, o vakit federasyon olsa öteki kıymetlendirilir. Ben geçmişindeki kupa sayılarının da Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna dahil edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Kara kuzum kimdir?
“Tuğba hanım. Tuğba’yla birinci tanıştığımızda esmerdi, sıkıntı bir kızdı, herkesle görüşmeyen, kuzuları tutamazsın devamlı tepinirler, tatlıdırlar. Ona evlenme teklif ettim ben, kuzuyla oradan kara kuzum yürüdü. O yüzden kara kuzum diyorum Tuğba’ya. Tuğba’yı birinci tanıştığım günkü beyaz gömlek siyah pantolonu ile görmüştüm. Saçları bile tıpkı biçimde bağlıydı. O vakit hatta 22 yaşındaydım ve diğer bir kızla nişanlıydım. Ancak Tuğba’yı düşümde gördüm. 26-27 yaşında da , 4-5 sene sonra Tuğba’yı gördüm; birinci gördüğümde hayalimde gördüğümü hatırlamamıştım, sonrasında ayağım kırık, otomobilde oturduğum süreçte o an hayal aklıma geldi. Tanıştığımız beşinci altıncı ayıydı, hayal aklıma geldi. “
