CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’ye yönelik tenkitlerine ait olarak, “İşine baksın. Onun işi emeklinin, memurun, personelin, esnafın ve çiftçinin yüzünü güldürmek. İşini çok makus yapıyor, sonra dönmüş bizim işimize karışıyor. O eski ezberleri konuşuyor. CHP’ye küfrediyor. . Bunların ne Türkiye siyasetine ne Erdoğan üzere yorulmuş, yıpranmış bir siyasetçiye yararı var. Kendisine bir diriliş, bir ayağa kalkış yaratmak istiyorsa o Suriye’de yaşananlardan bir zafer çıkarmaya uğraşacağına mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşsın” tabirini kullandı.
CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Lider Yardımcısı Özgür Özel, evvelki gün Sosyalist Enternayonal’in altı ayda bir rutin olarak düzenlenen Kurul Toplantısı’na katılmak üzere Fas’ın başşehri Rabat’a geldi. Evvel Prezidyum Toplantısı’na katılan Özel, burada bir sonraki rutin kurul toplantısının İstanbul’da yapılmasını önerdi. Özel’in önerisi oybirliğiyle kabul edildi. Özel akabinde Kurul Toplantısı’nda iştirakçilere hitap etti.
“77 ülkeden 89 siyasi parti İstanbul’a gelecek”
“Konsey toplantısı için Fas’ın Rabat kentindeyiz. İki gün süren toplantılara Türkiye Delegasyonu olarak yüksek bir iştirakle burada bulunduk. CHP olarak bu toplantıya iki fazda katılıyoruz. Bir tanesi geniş iştirakli olarak yapılan kurul toplantısı, bir tane de Başkanlar Kurulu diyebileceğimiz prezidyum toplantısı. Toplantı dün prezidyum toplantısıyla açıldı. Orada bir teklifte, bir davette bulunduk ve bir sonraki kurul toplantısının İstanbul’da yapılmasını önerdik. Bu teklifimiz; İspanya Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez tarafından benimsendi ve oylamaya sunuldu. Oy birliğiyle toplantının İstanbul’da yapılmasına karar verildi. Altı ay kadar sonra, kesin tarihini daha sonra gerekli görüşmeleri yaparak ilan edeceğimiz toplantıda, 77 ülkeden 89 parti İstanbul’a gelecek ve İstanbul’da hem dünyadaki tüm meseleleri ve buna sol ve toplumsal demokrat bir bakış açısıyla nasıl tahliller üretebileceğimizi tartışacağız.
“İstanbul’da kapsayıcı bir kalkınma modelini daima birlikte tartışacağız”
Şimdiden şekillenen bir gündemi var. Birleşmiş Milletler’in (BM) de üzerinde bir gelecek paktı var global problemlere bütüncül tahliller üretme noktasında. Bu mevzu, burada bir raporla tartışıldı ve büyük ihtimalle İstanbul’daki toplantının ana teması olacak. Temel kalkınma, yeni bir kalkınma modeli; beşere kıymet veren, yoksullukla çaba eden, her türlü ayrımcılıkla çaba eden ve dünyadaki herkes için hem eşitliği hem demokrasiyi hem de barışı savunan kapsayıcı bir kalkınma modelini daima birlikte İstanbul’da tartışacağız.
“Herkesin kendini ilişkin hissettiği bir Suriye demokrasinin inşa edilmesi için ortaya irade koyuyoruz”
Bu toplantı çok sıcak bir gündem içinde gerçekleşiyor. Hiç elbet hiç terk edilmemesi gereken bir gündem ki ben de her aldığım kelamda üzerinde durdum. Filistin’de yaşananları unutturmamak, dünyanın ilgisini tekrar Filistin’e çekmek gerekiyor. İsrail, bir yandan Filistin’deki zulmünü sürdürürken bir yandan Suriye’de yeni ortaya çıkan durumu, domine ederek dikkatleri Filistin’den Suriye’ye çekmiş durumda. Biz Suriye ile ilgili Suriye’de yaşayan tüm etnik, mezhepsel, dini yapıları kapsayan yani hem Sünnileri hem Alevileri kapsayan, hem Müslümanları hem Hristiyanları kapsayan, Türkleri, Türkmenleri Arapları ve Kürtleri ve tüm yapıları birlikte kapsayan ve temsil eden bir hükümetin kurulmasının, bir demokrasinin kurulmasının ve Suriye sonları içerisinde Suriye’nin toprak bütünlüğü korunarak bunun yapılmasını savunuyoruz. Bu husustaki fikirlerimizi her fırsatta söyledik. Biz Suriye’nin parçalanmasından Suriye’nin içinden birden fazla devletin çıkmasından ne Suriye’ye ne bölgeye ne Türkiye’ye bir yarar gelmeyeceğini düşünüyoruz. O yüzden herkesin kendini ilişkin hissettiği bir Suriye demokrasinin inşa edilmesi için ortaya irade koyuyoruz.
“Türkiye’nin iktidarıyla muhalefetiyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapması önemlidir”
Türkiye’nin de bu türlü yapması lazım. Bu mevzuda bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın da tıpkı çizgide sözler kullanıyor olması Türkiye’nin iktidarıyla, muhalefetiyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapması çok kıymetlidir. Bu mevzuyu hükümetin bir kırmızı çizgi olarak daima önümüzde tutması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında Suriye’de kimin kazanıp kimin kaybettiği diye bir yaklaşım içinde olmak yerine, bütün Suriye’nin kazanacağı bir yarını inşa etmek değerli. İntikamcı yaklaşımlara, mezhepçi yaklaşımlara geçit vermemek gerekiyor. Burada çokça konuşulduğu üzere, Afganistan da birinci başta demokrasiye hakikat adım atan, kapsayıcı işler yapacağını söyleyen bir rejim olarak başlayıp iki sene içinde bayanların sesinin radyodan duyulmasına dahi yasak koyulmuş bir rejime evrilmişti. Suriye’de bu türlü bir oldubittiye müsaade vermemek için tüm ülkelerin kararlı halde Suriye’nin geleceğini süratle ve kozmik demokratik standartlarda sürdürülmesini gözetmek gerekiyor.
“İsrail’in katliam yaptığını aldığımız her kelamda tabir ettik”
Filistin ile ilgili her fırsatta yaptığımız vurguyu bir daha söylüyoruz: İsrail’in katliam yaptığını, İsrail’in yaptıklarının bir bir insanlık cürmü olduğunu, devlet terörü olduğunu aldığımız her kelamla tabir ettik. Burada da bu hususa bir kere daha dikkat çektik.”
“İnsanlar Erdoğan’dan ‘Biz nasıl sokağa çıkacağız’ sorusunun karşılığını bekliyor”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “CHP, ulusallıktan ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor. Sayın Özel’in, iç ve dış siyasette kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep’e yol olur. Türkiye üzere güçlü bir ülkenin ana muhalefet önderinin kendini bu durumlara düşürmesi, Türk siyaseti ismine utandırıcıdır” sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:
“Dünyanın bir ucundan Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı konuşmaları tebessümle izledim. İlçe liderleri, mahalle liderleri, Erdoğan’dan şunun yanıtını bekliyor: ‘Biz artık sokakta yürüyemiyoruz. Kahvehaneye gittiğimizde beşerler diyor ki ‘Kardeşim -örneğin dün duyulan, en düşük emekli maaşı 14 bin lira olacakmış.- CHP en düşük emekli maaşına bir minimum fiyat öneriyor. Siz 12 bin 500 liraya sürünen insanlara, enflasyonun TÜİK’e nazaran bile yüzde 50 olduğu yerde, bin 500 lira artırım yapmayı öneriyorsunuz. ‘Biz nasıl sokağa çıkacağız’ bunu merak ediyor beşerler. Ya da ‘Asgari fiyat 30, altında yokuz’ diye 81 vilayette, 976 ilçede CHP kampanya yürütüyor. Dün Erdoğan’ı dinleyenlerin mahallelerinde de yürütüyor, ilçelerinde de yürütüyor. Buna karşı biz ne diyeceğiz? 21 bin. 21 bin demeyi göze almış, gözü dönmüş bir iktidar var. Ve bunu nasıl yapacak? Bunu tekrar en düzgün bildiği şeyi yapmaya çalışarak Türkiye’yi kutuplaştırmaya, CHP’yi şeytanlaştırmaya çalışarak…
“Erdoğan işine baksın. Kendine bir zafer çıkarmaya uğraşacağına, mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşsın”
İşine baksın. Onun işi emeklinin, memurun, personelin, esnafın ve çiftçinin yüzünü güldürmek. İşini çok makus yapıyor, sonra dönmüş bizim işimize karışıyor. O bu lafları ettiği sırada, biz burada Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapıyoruz, Filistin problemine vurgu yapıyoruz. Biz buraya dünyanın 77 ülkesi ki içlerinden pek birden fazla da kendi ülkelerinde iktidarda olan arkadaşlarımız, Türkiye’ye getirmeye, yeni bir kalkınma modeli konuşmaya çalışıyoruz. O, eski ezberleri konuşuyor. CHP’ye küfrediyor. Özgür Özel ile kendince alay ediyor falan. Bunların ne Türkiye siyasetine yararı var ne Erdoğan üzere yorulmuş, yıpranmış bir siyasetçiye yararı var. Kendisine bir diriliş, bir ayağa kalkış yaratmak istiyorsa o Suriye’de yaşananları daha iki gün öncesine kadar ‘Dahlimiz yok’ dediği ya da Dışişleri Bakanı Fidan’ın, ‘Biz böyle bir şey istemiyorduk. Biz planlamadık. Diğerleri planladı. Biz harekat başladıktan sonra yalnızca kimi tavsiyelerimiz oldu’ dediği konudan bir zafer çıkarmaya uğraşacağına, mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşsın.
“46’şar sefer müebbet mahpus alan IŞİD’çiler salındı. Bu mu ulusal duruş”
O yüzden Erdoğan’ın iktisat konuşmamak için iç siyasette arbede yapmaya çalıştığını görüyorum. İşine baksın. Lokal seçimler öncesinde olduğu üzere, artık de asla ve asla onunla şahsî polemiklere, şahsî tartışmalara girmeyeceğim. Yalnızca kendisine şunu söyleyeceğim: Kendi adıma benle ilgili söylediklerinden ötürü değil. Ulusallık, gayri ulusallık vurgusu yapmış. İstanbul Havalimanı’nda 45 can bize emanet, devlete emanet 45 can gitti. Onları IŞİD’çiler öldürdüler. O İŞİD’çiler 46’şar defa ağırlaştırılmış müebbet almıştı. Suriye’de yaşananlardan sonra bir sihirli el, o ne söylenirse onu yapan, seçilmiş milletvekilini bile Anayasa Mahkemesi kararına karşın içeride tutan Üçüncü Daire tarafından 46’şar sefer ağırlaştırılmış müebbet cezası alanları salıverdiler. Allah bilir artık hepsi Suriye’ye geçmiştir bile. Artık burada, bu hal içinde olan mı ulusal bir halde? O 45 kişinin içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar da var, her siyasi görüşten insan var. Onların hepsi, ‘Evladımı koruyamadın, bari adaleti sağla’ diyordu. Mahpustaki katliamcıyı saldı, bıraktı, gidiyor artık onlar. Bu mu ulusal duruş?
“Gündelik siyasetin kavgalarına saplanıp bizi aşağı çekmesine müsaade vermeyeceğiz”
O yüzden Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeye vereceği hiçbir şey kalmadığı üzere, artık siyaseten de o eski ezberleri bir yana bıraksın. O istediği kadar sövsün, saysın. Biz ona bize ayrılan vakti emekliler için, taban ücretliler için, çiftçiler için, esnaflar için kullanmaya; onların problemlerini lisana getirmeye devam edeceğiz. Bu türlü milletlerarası alanda da Türkiye’nin hak ve menfaatlerini, çıkarlarını koruyacak hakikat işleri yapmaya devam edeceğiz. Biz gündelik siyasetin kavgalarına saplanıp, onunla birlikte birebir bataklığa girip de bizi aşağı çekmesine müsaade vermeyeceğiz. Biz bu ülkeyi üste çekmeye çalışıyoruz. Onun perişan ettiklerinin koluna girmeye, onları ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.”
