Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından üye şirketlerin CEO’larının iştirakiyle yapılan 6 ayda bir gerçekleştirilen PULSE Anketi’nin dördüncü sayısının ön bulgularına nazaran, Türkiye’de faaliyet gösteren milletlerarası şirketler, 2025 yılı için ölçülü bir büyüme öngörüsünde bulunuyor.
Gelir, işgücü üzere performans göstergelerinde artış bekleyen şirketlerin oranı hala düşüş bekleyenlerden daha yüksek.
Özellikle 2025’in kolay bir yıl olmayacağını ve şirketlerin lakin piyasadaki ve kendi iç yapılarındaki yapısal dönüşümlerle büyüme bahtını yakalaybileceği kestirimin yapılıyor.
Ekonomik büyüme beklentileri ortalama pahalar açısından hala müspet. Lakin grafikler, artan bir biçimde negatif tarafa uzanan bir kuyruk sergiliyor. Bu da büyüme ivmesindeki azalmanın bir göstergesi.
Dışsal tehditler ortasında enflasyon, tekrar en büyük tasa kaynağı olarak öne çıkıyor. Yıl sonu fiyatlandırma faaliyetlerinin de tesiriyle, enflasyonla ilgili tasalar artış gösteriyor.
Dövizle ilgili kaygılar bir ölçü gerilese de, vergi yükü konusundaki tasalar önemli bir artış gösteriyor.
“Risk göstergelerinde düzgünleşme 13,5 milyar dolarlık ek yatırımı tetikleyebilir”
Şirketlerin genel merkezleri ile olan irtibatlarında en olumlu etkiyi yaratacak iki alan, risk göstergelerindeki düzgünleşme ve düzenleyici çerçeve olmaya devam ediyor. Anketimize katılan üyelerin görüşlerine nazaran, önümüzdeki 6 ayda makroekonomik istikrar ve düzenleyici güzelleşmeler, en az 13,5 milyar dolarlık ek yatırımı tetikleyebilir.
Özetle, Türkiye için umutluyuz lakin bu dönemde istişare, iş birliği ve yapısal ıslahatların her zamankinden daha kritik olduğuna inanıyorum.
Bir sefer daha kıymetle vurgulamak isterim ki, bu periyotta Türkiye’nin bir yatırım destinasyonu olarak öne çıkmasının ön şartı makroekonomik istikrarın ve düzenleyici çerçevelerdeki öngörülebilirliğin artırılması. Fakat sıkıntı vakitlerde öne çıkabilmek için ülkemizin savını destekleyen bir ivme yakalamamız lazım.
Küresel milletlerarası yatırım hacminden yüzde 1,5 oranında hisse alma ulusal maksadımız doğrultusunda, halihazırdaki yıllık 11 milyar dolar yatırım düzeyimizi 20-30 milyar dolar seviyesine çıkmamızı gerektiriyor.
Yatırımların sektörel kompozisyonunun, uzun müddettir sergilenen geleneksek dağılımdan, dünya gündemi ve trendleri ile uyumlu bir formda yeşil dönüşümü destekleyen yatırımlara tartı veren bir kompozisyona dönüşmesi gerekiyor.
Teşvik sistemimizin yeşil ve dijital dönüşümü hızlandıracak teşvik ögeleri ile güçlendirilmesi, teşvik aktifliğinin artırılması ile kaynakların daha stratejik yatırımlara kaydırılması gerekiyor.
Teknolojiyi daha düzgün içselleştirmemiz, yenilikçiliği, kendine güvenen, ufku, vizyonu rakiplerinin önünde bir düzenleme ve siyaset altyapısı ile desteklememiz gerekiyor.
