Emperyalizmin ve İsrail’in İskân Politikalarının Gölgesinde TARKEM ve İzmir’in Geleceği
TARKEM’in Kuruluş Amacı ve Sorular
2012 yılında kurulan TARKEM (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret A.Ş.), İzmir’in tarihi değerlerini korumak, geliştirmek ve kentin kültürel mirasını canlandırmak amacıyla yola çıkan çok ortaklı bir yapı olarak tanıtılmıştır. Ancak bugün geldiğimiz noktada, bu amacın ötesine geçilerek TARKEM’in, hem uluslararası bir statü kazandırılmaya çalışılan hem de sosyo-kültürel ve fiziki iskân politikalarının aracı haline getirilen bir yapı olduğu yönünde ciddi soru işaretleri bulunmaktadır.
TARKEM’e UNESCO Dünya Miras Listesi adaylık dosyasını hazırlama yetkisi verilmesi ve İzmir Tarihi Liman Kenti’nin Alan Yönetim Planı’nda gözlemci rolü üstlenmesi, bu tartışmaları daha da derinleştirmiştir. Bu süreç, yalnızca kültürel koruma ve geliştirme çerçevesinde kalmamış; aynı zamanda İzmir’in yerel kimliğinin uluslararası bir kontrol mekanizmasına teslim edilmesine zemin hazırlayacak bir yönetime işaret etmiştir.
Emperyalistlerin ve İsrail’in İskân Politikaları
Bu mesele, TARKEM’in sadece bir yerel kalkınma girişimi olmadığını, aynı zamanda daha geniş bir küresel stratejinin parçası olarak ele alınması gerektiğini göstermektedir. Burada iki temel politika dikkat çekmektedir:
1.Emperyalizmin Sosyo-Kültürel ve Fiziki İskân Politikaları
2.İsrail’in İskân Politikaları
Bu politikalar, yerel halkı ve üreticiyi devre dışı bırakarak, bölgede otel, restoran, gece kulübü gibi ticari alanların uluslararası şirketlere tahsis edilmesi ve yerel ekonominin rekabet gücünü kırmaya yönelik adımlarla kendini göstermektedir. Bu durum, bölgedeki kültürel dokuyu tehdit ettiği gibi, İzmir’in sosyo-ekonomik yapısını da dönüşüme zorlamaktadır.
Avrupa Birliği ve Gizli Gündemler
TARKEM’in faaliyetleri, yalnızca yerel kalkınma projeleri olarak değerlendirilmemelidir. Avrupa Birliği üyelik sürecine hazırlık adı altında gündeme getirilen “fasıllar” kapsamında İzmir’in bir test merkezi haline getirildiği açıkça görülmektedir.
Özellikle yer toplama, uzun vadeli kira anlaşmaları ve bölgenin ekonomik düzenine müdahaleler, bu sürecin parçasıdır. İzmir’in bayrağı, parası ve dijital parası gibi konuların geçmişte tartışılmış olması, bölgenin özerklik anlayışına hazırlık çabalarını da gözler önüne sermektedir. İzmir bayrağı, parası ve İzmir’in Avrupa Birliği üyeliği gibi konuları da düşünürsek konu biraz daha netleşiyor gibi. (İlerleyen yazılarda konular detaylıca ele alınacak.)
Prof. İlhan Tekeli ve Yönetişim Ağı
Prof. İlhan Tekeli’nin öne sürdüğü “Yönetişim Ağı” kavramı, İzmir’i özerklik temelinde bir dönüşüme hazırlama çabalarını ortaya koymaktadır.
İzmir’in bu süreçte yalnızca bir model değil, aynı zamanda stratejik bir merkez olarak konumlandırıldığı anlaşılmaktadır. İzmir üzerinden başlayan bu yapı, İstanbul ve Ankara’ya kadar uzanarak Türkiye genelinde yaygınlaşmayı hedeflemektedir.
Salepçioğlu İş Hanı ve Esnafın Mücadelesi
Salepçioğlu İş Hanı, bu meselelerin somutlaştığı en önemli örneklerden biridir. Bölgedeki esnaf, hem ekonomik hem de sosyo-kültürel anlamda büyük bir tehdit altındadır.
Esnafın bu süreçte Ankara’ya giderek Sayın Hamza Dağ ile görüşmesi, hükümet kanadında bu sorunun çözümüne yönelik önemli bir adım olarak görülmektedir. Esnaf TARKEM Eski Genel Müdür’ü Sergenç İneler’in “Hamza Dağ ile sürekli mesajlaşıyorum her sorunumuzu çözüyor” sözlerine atıfta bulunarak bizim mağduriyetimizinde giderileceğine, TARKEM’in sorunları gibi bizim sorunumuza da Sayın Hamza Dağ tarafından en hızlı şekilde çözüm üretileceğine inancımız tam diyor.
Sergenç İneler’in İstifası ve Arkasındaki Gerçekler
TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler’in istifası, kurum içindeki çalkantılı süreçlerin bir yansımasıdır. İneler’in, TARKEM ile ilgili meselelerde hükümet desteğini işaret ederek yaptığı açıklamalar, sorunun boyutlarını daha da derinleştirmektedir.
İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Tahir Emre Can ve Tartışmalı Kararlar
Son olarak, İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Tahir Emre Can’ın, Salepçioğlu Camii İmam Lojmanını TARKEM’e vermesi, bölgedeki halkın ve esnafın çıkarlarını hiçe sayan bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir.
Bu karar, İzmir’in kültürel ve tarihi dokusunu koruma misyonuyla bağdaşmamaktadır.
Sonuç: İzmir’in Kimliği Tehdit Altında
TARKEM’in faaliyetleri ve bu faaliyetlerin ardında yatan politikalar, yalnızca İzmir’in değil, tüm Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir meseledir. İzmir, milli güvenlik ve kültürel bağımsızlık açısından stratejik bir öneme sahiptir.
Bu nedenle, halkımızı ve yerel yöneticileri bu konuda daha dikkatli ve bilinçli olmaya davet ediyoruz. İzmirliler olarak, milli çıkarlarımızı savunmaya ve bu meseleyi ülke gündemine taşımaya kararlıyız. İzmir halkı ve esnafıyla birlikte, bu oyunu bozacak ve İzmir’in geleceğini koruyacağız.
Kaynak: NvarNyokİzmir’in Ulusal Kanal ile yaptığı röportajım metni!