Bursa Ovası’nın kıymetli su kaynaklarından Nilüfer Çayı’nda yaşanan kirlilik, yeniden balık vefatlarına neden oldu. Kirlilik nedeniyle oksijen almakta zorlanan balıklar yüzeye çıkarken, ölen balıkların mahalle sakinleri tarafından toplanılması tehlike oluşturuyor.
Uludağ’ın güney yamaçlarından başlayarak, Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülen 103 kilometre uzunluğundaki Nilüfer Çayı, tahlil bulunamayan kirliliği ve toplu balık vefatlarıyla kaygı yaratıyor. Bursa Ovası’nın ziraî sulama muhtaçlığının karşılandığı Nilüfer Çayı, artık de Karacabey ilçesi Canbalı Mahallesi’ndeki toplu balık vefatları ile gündeme geldi. Mahallenin içinden geçen çaydaki suyun kirliliği nedeniyle oksijen almaya çalışan balıklar, yüzeye çıkıyor. Ölen balıkların ise mahalle sakinleri tarafından toplanılması tehlikeyi artırıyor. Balıkların hayatını sürdüremediği su, tarım alanlarının sulanmasında da kullanıldığı için sofralara tehlike taşıyor.
‘İNSAN SIHHATİ AÇISINDAN DA EPEYCE RİSKLİ’
Nilüfer Çayı’nda yaşanan balık vefatları ile ilgili konuşan Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Etraf Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, “Organik atıklar suyun içerisindeki oksijeni tüketiyor. Oradaki organik kirletici parçalanıyor ve parçalanırken sudaki oksijeni tüketiyor. Sudaki oksijenin tükenmesi ile birlikte suyun içerisinde balıkların ve öteki canlıların yaşayabileceği çözülmüş oksijen düzeyi, neredeyse sıfıra düşüyor. Bu durum ekosistemi etkiliyor. Ayrıyeten ölen balıkların toplanması, bir halde satılıp tüketilmesi, halk sıhhati açısından çok büyük bir risk teşkil ediyor. Zira o suda zati bir kirlilik olduğu için, orada canlı vefatları gerçekleşiyor. Balıkta biriken kirliliğin ne olduğunu bilmeden, ne kaynaklı olduğunu bilmeden o balıkları tüketmek, halk sıhhati açısından da hayli riskli ve tehlikelidir” dedi.
‘BU, İNSANLARI ADETA ZEHİRLEMEKTİR’
İlhan Nizam (58), “Yaşanan balık katliamını duyunca, Bursa’dan buraya geldim. Bakıyorum suyun üzerine, binlerce balık ölüsü var. Beşerler, burada bu balıkları topluyor, konutuna götürüyor, çoluğuna çocuğuna yediriyor. Maalesef bu, insanları adeta zehirlemektir” diye konuştu. Hacı Günden (32), “Bu, bir katliamdır. Nasıl olur da kedi yahut köpek vefatlarında beşerler ayaklanıyorsa, bunun için de harekete geçilmesi gerekiyor. Yazık değil mi? Bu hayvanlara nefes alabilmek için yüzeye çıkıyor. Bunlar, suya ilaçları bırakıyor. Sonrasında hayvanlar zehirleniyor” dedi.
