Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığında Kurmay Başkanlığı yaparken 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı gece verdiği buyruk ve talimatlar sonrası tutuklanan ve yargılanan Albay Şamil Türk Özkan, “anayasal nizamı ortadan kaldırmaya teşebbüs” cürmünden ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı.
Bölge İstinaf Mahkemesi, Özkan’ı hata vasfında değişme ihtimali nedeniyle evvel tahliye etti, akabinde darbeye yardım cürmünden 15 yıl mahpusla cezalandırıp sonuncu kararı vermek üzere belgeyi Yargıtay’a gönderdi.
“MÜŞTEREK FAİLDİR, CÜRÜM VASFINDA YANILGIYA DÜŞÜLMÜŞTÜR”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, lokal mahkeme kararının yerinde olduğunu ve sanığın darbeye yardım değil, darbeye teşebbüs hatasından ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi ve karar katılaşıncaya kadar tekrar tutuklama kararı çıkardı.
Yargıtay, Jandarma Bölge Komutanlığı’nda kurmay başkanı görevi yürüten sanığın planlama, hazırlık ve darbeyi icra tertibi içinde yer aldığını, darbeye teşebbüs cürmünü sevk ve yönetim edenlerden aldığı buyruk ve talimatları kabullenip konusu kabahat teşkil ettiği anlaşılan buyruklar doğrultusunda hareket ettiğini vurguladı.
Albay Özkan’ın darbe cürmünün icrasında üstlendiği aktif rol ve işlevsel katkısı dikkate alındığında müşterek fail olduğu gözetilmeden hata vasfında yanılgıya düşülerek, darbeye yardım hatasından karar kurulmasının metot ve yasaya alışılmamış olduğu kaydedildi.
Sanığın yine yargılanarak “anayasal tertibi ortadan kaldırmaya teşebbüs” kabahatinden ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırılması gerektiğine oy birliğiyle karar verildi.
İstinaf Mahkemesi bozma sonrası yaptığı yargılamada Özkan’ı kelam konusu kabahatten ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıp belgeyi yine Yargıtay’a gönderdi.
“YANLIŞ ARANMA YAHUT BİLİNMEYEN NUMARA DENİLEMEZ”
Dosyayı inceleyen Yargıtay, FETÖ’nün Jandarmadan sorumlu mahrem imamının örgüt konutundan rütbeli askerleri tek tek arayarak darbeye dayanak olmalarını istediğini, aranan bu bireylerden birinin de Albay Şamil Türk Özkan olduğunu belirtti.
Yargıtay, ikili ortasında dört sefer 9 dakika 25 saniyelik görüşme gerçekleştiğine vurgu yaparak mahrem imamın aradığı öteki rütbeli askerlere de “Silahlarınızı kuşanıp Şamil Albay’ın buyruğuna girin” dediğine dikkat çekti. Yargıtay sanığın mahrem imam ile ortasında geçen görüşme müddetine kronometre tutularak bakıldığında bu görüşmenin kazara aranma yahut tanınmayan biri tarafından aranma olarak değerlendirilemeyeceğini, sanığın mahrem imam ile görüşme saatinin darbe teşebbüsünden çabucak sonra başlayıp darbenin başarısızlıkla sonuçlandığı saatlere kadar devam ettiğine dikkat çekti.
“EN ÜST RÜTBELİ KUMANDAN OLDUĞU İÇİN GARANTÖR SIFATI VAR”
Albay Özkan’ın alt rütbedeki askerlere verdiği sıkıyönetim buyruklarını kimsenin görmemesi için harekat merkezine kimsenin alınmaması talimatını da verdiğini belirten Yargıtay, sanığın o gece birlikteki en üst rütbeli kumandan olduğu için birebir vakitte garantör sıfatı bulunduğunu kaydetti.
“DARBE BAŞARILI OLSUN DİYE AĞIR UĞRAŞ HARCADI”
Albay Şamil Türk Özkan’ın mahrem imamdan talimat aldıktan çabucak sonra kelamda sıkıyönetim buyruklarını yerine getirmeleri için Jandarma Özel Harekat tabur kumandanlarına bildiri ederek darbe teşebbüsünün muvaffakiyete ulaşması için ağır uğraş harcadığı bildirildi.
Yargıtay kararında, kendisinin hamle yeleği ve tüfek isteyip hazırlık yaptığı, sanığın harp okulunda tahsil görmeye başladıktan itibaren FETÖ mensuplarıyla birebir konutta kaldığı ve örgüt içindeki faaliyetlerini kesintisiz sürdürdüğü kaydedildi.
Jandarma Bölge kumandanı Tümgeneral Musa Çitil’in tutuklanması için binbaşıları görevlendirdiği, darbenin muvaffakiyete ulaşamayacağını anlayınca da sabaha karşı bu defa darbe zıddı bildiriler yayımlamaya başladığı tabir edildi. Sanık hakkındaki kanıtların hukuka uygun elde edildiği, vicdani kanının tam ve somut kanıtlara dayandığı için kararın oy birliğiyle temelden onanmasına karar verdi.
