Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Kısmı 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül’de kaldığı yurtta akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıktı. Geri dönmeyen Kabaiş’e telefonla ulaşamayan arkadaşları, 28 Eylül’de saat 12.00 sıralarında polise haber verdi. Kabaiş’in 27 Eylül’de saat 18.30 sıralarında Van Gölü Kıyısı’na çakıl taşı toplamaya gideceğini söylediği, birlikte gitmeyi teklif ettiği arkadaşının olumsuz cevap verdiği tespit edildi. 28 Eylül’de Van Gölü Kıyısı’nda Rojin’e ilişkin cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulundu. Telefon incelenmek üzere polise teslim edildi.
Telefonla konuştuğu annesine markete gidip, kahve, su ve kek alacağını söyleyen Rojin için polis, Jandarma Kıyı Güvenlik, AFAD ve Büyükşehir Belediyesi itfaiye grupları arama çalışması başlattı. Arama çalışmalarının 18’inci gününde Rojin Kabaiş’ın cansız vücudu, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kıyısından karayolu ile yaklaşık 24 kilometre uzaklıktaki Tuşba ilçesine bağlı, bilhassa yazlıkların bulunduğu kırsal Mollakasım Mahallesi’nde bahçe sulamaya gelen Mehmet Emin Ankay (60) tarafından bulundu. Rojin Kabaiş’in cenazesi, İsimli Tıp Kurumu’nda yaklaşık 7 saat süren otopsi süreçlerinin akabinde memleketi Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki Yeniköy Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi. Rojin’in taziyesi, Bağlar ilçesindeki Abdurrahman Enç Yas Evi’nde kuruldu.
“KESİN VEFAT NEDENİ BİZE BİLDİRİLMEDİ”
Rojin’in kesin vefat nedeninin hâlâ kendilerine bildirilmediğini belirten baba Nizamettin Kabaiş, “Şu anda rastgele bir resmi açıklama bana gelmedi. Bilgi vereceklerini söylediler. Lakin erken olduğunu söylediler. 4 gün sonra haber vereceklerini söylediler. Taziyemiz devam ediyor. Rastgele bir telefon ya da bilgi gelmedi otopsi için. İnsan biraz saygılı olur, acıyı paylaşır. Vicdansız beşerler ‘intihar etti’ diye paylaşıyor. Bu türlü söyledikleri vakit acım ikiye katlanıyor. İntihar olsa 24 kilometre ötede mi bulunurdu? O kadar suda arama yapıldı, kesinlikle görülürdü. 10 kilometre boyunca suyun içinde arama yapıldı. Arama çalışmaları suda çok güzeldi, mutluydum. Karada o kadar değildi. Keşke karada da fazla yapılsaydı. Yakın köyleri yaptılar. 1’inci, 2’nci, 3’üncü köyü yapsalardı daha uygun olurdu. Tekrar de teşekkür ederim aradıkları için” diye konuştu.
“SIRT VE DİZ KAPAĞINDA DARP İZİ VAR”
Rojin’in öldürüldüğünü tabir eden baba Nizamettin Kabaiş, kelamlarına şöyle devam etti:
* “Rojin intihar etmemiş, kimse palavra haberler yapmasın, rahatsız oluyorum. Kızıma ziyan veren beşerler vardır, makûs insanların eline düşmüş. Ona ziyan vermişler. Götürmüşler Molla Kasım’a kadar, orada artık boğup suya attılar, o biçimde çıktı. Artık bunların sonucu hepsi çıkacak, otopside muhakkak olacak. Otopsi için resmi açıklama şimdi yok. Belirtilere nazaran sırt ve diz kapağında darp izi var.
* Üniversitenin orada tel örgü yok, kamera yok, ışık yok. Orası tehlikeli bir yer, kör noktada. Rojin de kıyıya giderken, kıyı ile üniversite bahçesi birbirine yakındır. Yani yapışıktır. Her öğrenci oraya gidiyor. Oraya giderken çakıl taşıyla uğraşmış demek ki. O vicdansızlar da içkiciler, baliciler ordaymış. Rojin’e ne yapmışlarsa orada yapmışlar. Bunu net olarak, onların orada ziyan verdiğini biliyorum.
* İkinci gün giderken orada içki şişeleri gördüm, çekirdek yemişlerdi. Yiyecekler oradaydı. Sonraki gün tahminen parmak izi çıkar diye toplamak istedim. Şişelerin toplandığını gördüm. Kesin bir şey, yetkililer hâlâ söylemedi. Acım çok büyüktür. O çocuk temizdi, günahsız, zararsızdı. Cumhurbaşkanı’na, İçişleri Bakanı’na, Van Valisi’ne, Van Emniyet Müdürü’ne sesleniyorum, ne olursa olsun o vicdansızları bulup en büyük cezayı versinler, hatta onları idam da etsinler.”
“İNTİHAR ETSEYDİ, YURDUN 4’ÜNCÜ KATINDAN EDERDİ”
Baba Kabaiş, şu sözleri kullandı:
* “Bunu niçin yaptılar, Rojin’in ne ziyanı vardı onlara? Bu muhakkak intihar değil. Neye nazaran intihar diyorlar? O intihar edecek bir çocuk değildi. Onu Van’a götürdüğümde çarşıda yemek yedik, keyfi yerindeydi. Kimseyle ortasında bir sorunu yoktu. İntihar edecek bir çocuk değildi. Yurdu 4’üncü kattaydı. İntihar etse oradan ederdi. Neden suya gitti?
* Kapatmak için diyorlar, düşünüyorlar ki üniversitenin ismi bozulacak, Van’ın ismi bozulacak. Bu vahşet Van’da çıksa Van’ın ismi çıkar diyorlar, kızıma ziyan verenlerin peşindeyim. Yurt müdürü, baştan beri ilk yanılgıyı o yaptı. Bir can götürüp onlara teslim ettim, maalesef cansız vücudu geldi. Şifreden bile mana çıkardılar. ‘Neden şifresi öyle’ dediler.
* Farklı yerlerde çalışıyordum. Para gönderdikleri vakit daima onun hesabındaydı. O sebeple uzun şifre bırakmıştı telefonuna. ‘Google’da bu türlü yazmış, şöyle yazmış’ diyorlar. Bunlar kanıt değil. İnsan biraz elini vicdanına koyar. Bu herkesin acısı. Belirlidir, vahşetle öldürüp göle atmışlar. 24 kilometre uzaklıkta çıktı. Bu mümkün mü intihar etse, cansız vücudunun oradan çıkması? Bir günde oraya ulaşılmaz.
* Helikopter her gün gölün üzerindeydi. Onların peşini bırakmayacağım. Berbat insanların peşini bırakmayacağım. Ailemizi herkes tanır, rastgele bir intihar olayı olmadı. Kimseyle düşmanlığımız da yok. Kimseyle aramız bozuk değil. Kızıma oradaki içkiciler, baliciler ziyan verdi.”
