Türkiye genelinde, TÜİK bilgilerine nazaran belirlenen 7 coğrafik bölgede, 38 vilayet ve 129 ilçeye bağlı 164 mahalle ve köyde, 25 Ocak- 2 Şubat 2025 tarihleri ortasında, 18 yaş ve üstü 2.638 erkek ve 2.638 bayan olmak üzere toplam 5.276 denekle kantitatif araştırm kapsamında hanede yüz yüze görüşme prosedürüyle gerçekleştirildi. Örneklemde coğrafik bölge – Büyükşehir, kent ve kır yükleri dikkate alınarak görüşmeler gerçekleştirildi.
İşte o tahlil…
A. AŞKIN TARİFİ VE ALGILANMASI
1. Aşka inanıyor musunuz?
• Evet, inanıyorum: %68
• Hayır, inanmıyorum: %25
• Kararsızım: %7
Değerlendirme:
Araştırmaya katılanların büyük bir çoğunluğu (%68) aşkın varlığına inandıklarını belirtmiştir. Bu oran, aşkın, öteki bir sözle romantik bağlantıların ve duygusal bağların bireyler için hâlâ kıymetli bir his olarak kabul edildiğini göstermektedir. İştirakçilerin dörtte biri, aşkın varlığına inanmadığını belirtmiştir. Bu oran, toplum içinde aşk kavramına kuşkuyla yaklaşan yahut onu farklı biçimlerde kıymetlendiren değerli bir kısmın varlığına işaret etmektedir. Kararsızların oranı (%7) görece düşük olmakla birlikte, aşk kavramının subjektif ve ferdî tecrübelere bağlı olduğuna işaret etmektedir. Kararsız kalan bu kesim, aşkı deneyimleme sürecinde olan yahut aşkın varlığına dair kesin bir yargıya ulaşamayan bireylerden oluşuyor olabilir. Bu oran, aşkın duygusal olduğu kadar bilişsel bir sorgulamaya da tabi tutulduğunu gösteren küçük lakin dikkate paha bir kısmı temsil etmektedir.
2. Birinci görüşte aşka inanır mısınız?
• Evet, inanırım: %41
• Hayır, inanmam: %49
• Kararsızım: %10
Değerlendirme:
Toplumun birinci görüşte aşka bakışı ikiye bölünmüş durumdadır. İştirakçilerin %41’i birinci görüşte aşka inandığını belirtmiştir. Bu oran, romantizmin ve hislerin birdenbire ortaya çıkabileceğine inanan değerli bir kesitin varlığına işaret etmektedir. İştirakçilerin %49’u birinci görüşte aşkın varlığına inanmadığını belirtmiştir. Bu oran, toplumda rasyonel ve deneyimsel bir bakış açısına sahip bireylerin varlığını göstermektedir. İştirakçilerin %10’u bu mevzuda kararsız kalmıştır. Bu durum, birinci görüşte aşkın ferdi tecrübelere ve ferdî inançlara nazaran değişebileceğini göstermektedir
3. Aşk her şeyi affeder mi?
• Evet, aşk her şeyi affeder: %33
• Hayır, kimi şeyler affedilemez: %64
• Kararsızım: %3
Değerlendirme:
Aşkın her şeyi affedebileceğine inananların oranı (%33), toplumsal romantik ülkülerin hâlâ tesirli olduğunu gösterse de büyük bir çoğunluk (%64) aşkın da hudutları olması gerektiğini düşünmektedir. Affediciliğe dair bu tavır, şahsî sonların ve itimat ögesinin münasebetlerde ön planda tutulduğunu ortaya koymaktadır. Kararsız oranının düşük olması (%3), aşk ve affedicilik konusunun bireyler için netleşmiş bir kavram olduğunu göstermektedir. Genel eğilim, aşkın güçlü bir his olmasına karşın, her durumda bağışlayıcı olmayacağı istikametindedir.
4. Sizce keyifli bir aşk için en kıymetli konular nelerdir?
• Güven, hürmet, anlayış: %55
• İletişim ve empati: %35
• Ortak pahalar ve maksatlar: %7
• Diğer: %3
Değerlendirme:
İlişkilerde en kıymetli görülen faktörler itimat, hürmet ve anlayıştır (%55), bu da aşkın uzun vadeli bir bağlılık olarak değerlendirildiğini göstermektedir. Bağlantı ve empati (%35) de epeyce değerli bir yer tutmaktadır, bu da sağlıklı alakalar için açık irtibat ve duygusal takviye düzeneklerinin kritik olduğunu ortaya koymaktadır. Ortak kıymetler ve amaçlar (%7) değerli bir öge olsa da aşkın sürdürülebilirliğinde birincil faktör olarak görülmemektedir. Öteki faktörler (%3) ferdi farklılıkları yansıtsa da çoğunluğun belirlediği temel münasebet dinamikleri kadar ön plana çıkmamaktadır.
5. Sizce keyifli bir aşkı öldüren en değerli konular nelerdir?
• Güvensizlik: % 35
• İletişimsizlik: % 40
• Saygısızlık: %7
• Ekonomi: % 18
Değerlendirme:
Katılımcıların en büyük kısmı (%40), memnun bir aşkı öldüren en değerli faktörün iletişimsizlik olduğunu belirtmiştir. Bu oran, sağlıklı ve sürdürülebilir bağlantıların temelinde tesirli bağlantının kritik bir role sahip olduğunu göstermektedir. İletişimsizlik (%40) ve güvensizlik (%35), aşkın sürdürülebilirliği açısından en büyük risk faktörleri olarak görülmektedir. İktisat faktörü (%18), duygusal nedenlerden sonra en büyük etken olarak değerlendirilmiş, fakat birinci iki faktör kadar belirleyici olmadığı anlaşılmıştır. Saygısızlık (%7) ise nispeten daha düşük bir oranda çıkmış, lakin yeniden de kıymetli bir öge olarak varlığını korumuştur. Bu sonuçlar, memnun bir aşkın devamlılığı için en kıymetli ögelerin sağlıklı irtibat, itimat ve ekonomik istikrar olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, aşkın sürdürülebilirliği en çok bağlantı eksikliği ve güvensizlik üzere faktörlerden etkilenmektedir. Ekonomik ıstıraplar da ilgiler üzerinde muhakkak bir tesire sahip olmakla birlikte, aşkın temel dinamiklerini bozan en büyük sıkıntılar duygusal bağın zedelenmesi ve iletişimsizlik olarak öne çıkmaktadır.
6. Sizce insan evliyken öteki birini sevebilir mi?
• Evet, sevilebilir: %43,1
• Hayır, sevilemez: %56,9
• Kararsızım: %6
Değerlendirme:
Katılımcıların %43,1’i evliyken öbür birine âşık olunabileceğini belirtmiştir. Bu oran, aşkın bireyin denetiminde olmadığına, hislerin vakitle değişebileceğine ve tek eşliliğin duygusal olarak mutlak bir hudut getirmediğine inananların varlığını göstermektedir. Çoğunluk olan %56,9’luk kesim, evli bireylerin öbür birine âşık olamayacağını savunmaktadır. Bu oran, sadakat ve bağlılığın evlilik içinde korunması gereken temel pahalar olarak görüldüğünü göstermektedir.
Bununla birlikte erkekler ortasında evliyken öbür birine aşık olunabileceğini düşünenlerin oranı %50 ile hayli yüksektir. Bu, her iki erkekten birinin bu görüşü benimsediğini göstermektedir. Bayanlar ortasında ise bu oran %36,2 olup, erkeklere nazaran daha düşük düzeydedir. Bu fark, toplumsal cinsiyet normları ve sadakat algısı ile alakalı olabilir. Ayrıyeten, yaş ilerledikçe, bilhassa 43 yaş üstü erkeklerde, evliyken öbür birine aşık olunabileceğini savunanların oranı artmaktadır. Bu durum, yaşla birlikte bireylerin romantik ilgilere ve evliliğe dair algılarının değişebileceğini göstermektedir. Uzun müddetli evliliklerde monotonluk, duygusal gereksinimlerin farklılaşması ve hayat deneyimlerinin değişmesi üzere etkenler bu kanıyı güçlendirebilir. Lakin, çoğunluk (%56,9) hala evlilik içinde aşkın tek bir şahsa odaklı olması gerektiğini düşünmektedir.
7. (HERKESE) Sizce aldatmanın en yaygın nedenleri nelerdir? (Birden fazla yanıt verebiliyor o yüzden toplamı yüz yapmaz)
• İlgisizlik / Sevgisizlik: %37
• Ekonomik Nedenler: % 35
• Bakımsızlık: %16
• Karşı cinsin baştan çıkarması: %14
• Yeni heyecan arayışı: %12
• Kıskançlık: %9
• Diğer (hastalık, monotonluk, aile içi şiddet): %6
Değerlendirme:
En yaygın nedenler duygusal (%37) ve ekonomik (%35) faktörlerdir. Bu durum, alakalarda duygusal tatmin ve maddi istikrarın ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Fizikî faktörler (%16 – Bakımsızlık) ve dışsal etkenler (%14 – Karşı cinsin baştan çıkarması) de değerli lakin birincil nedenler kadar belirleyici değildir.
Macera arayışı (%12) ve kıskançlık (%9), aldatma nedenleri ortasında yer alsa da, duygusal ve ekonomik sebeplerin önünde değildir. Aile içi şiddet, hastalık ve monotonluk üzere öteki faktörler (%6), daha düşük oranlarda olsa da aldatmaya taban hazırlayan ögeler ortasında kıymetlendirilebilir.
Sonuç olarak, aldatmanın çok boyutlu bir olgu olduğu görülmektedir. En yaygın nedenler ilgisizlik, sevgisizlik ve ekonomik külfetler olsa da fizikî çekicilik, dışsal tesirler ve ferdî güvensizlikler üzere faktörler de belli oranlarda aldatmaya yol açabilmektedir.
8. Sizce aşk vakte yenilir mi?
• Evet, vakitle aşk azalır: %59
• Hayır, aşk her vakit canlı kalabilir: %30
• Kararsızım: %11
Değerlendirme:
Katılımcıların çoğunluğu (%59), aşkın vakitle zayıfladığını düşünmektedir. Bu, aşkın başlangıçtaki yoğunluğunun vakit içinde değiştiği algısının yaygın olduğunu göstermektedir. Aşkın her vakit canlı kalabileceğine inananların oranı (%30), aşkın sürdürülebilir olduğuna dair bir inancın varlığını da ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı (%11) düşük olmakla birlikte, aşkın vakitle değişiminin ferdî ve ilişkisel dinamiklere nazaran farklılık gösterebileceğini düşündürmektedir. Bu bilgiler, aşkın vakitle değişen bir his olduğuna dair toplumsal bir kabulün olduğunu lakin aşkın büsbütün tükenmek zorunda olmadığına inanan değerli bir bölümün de bulunduğunu göstermektedir.
B. TOPLUMSAL NORMLAR, EVLİLİK VE AİLE YAPISI
9. Evli misiniz, yoksa bekar mı, nişanlınız, sözlünüz yahut sevgiliniz var mı?
• Evliyim: %48
• Bekarım: %30
• Nişanlıyım: %12
• Sevgilim var: %10
Değerlendirme: Bu bilgiler, iştirakçilerin uygar durum dağılımını göstermektedir. Evli bireylerin oranı %48 olup, en büyük kümesi oluşturmaktadır. Bekârların oranı %30’dur. Nişanlı bireyler %12, sevgilisi olanlar ise %10 oranındadır. Bilgiler, evliliğin en yaygın uygar durum olduğunu, fakat evlilik dışı ferdî ve romantik ilgilerin de belli bir oranda bulunduğunu göstermektedir.
10. Tanıyarak severek mi evlendiniz, yoksa görücü yoluyla mi?
• Tanıyarak severek: %84
• Görücü metoduyla: %10
• Diğer: %6.
Değerlendirme:
Bu bilgi, evliliklerin nasıl gerçekleştiğine dair iştirakçilerin tercihlerini göstermektedir. Evliliklerin %84’ü tanıyarak ve severek gerçekleşmiştir, bu da bireylerin büyük çoğunluğunun kendi seçimiyle evlendiğini göstermektedir. Görücü tarzıyla evlenenlerin oranı %10 olup, bu yolun daha az tercih edildiğini ortaya koymaktadır. Başka tekniklerle evlenenlerin oranı %6 olup, bu kategori farklı evlilik biçimlerini (aile baskısı, mantık evliliği, ortak karar vb.) içerebilir. Datalar, bireylerin evliliklerinde duygusal bağ ve ferdî seçimlere öncelik verdiğini göstermektedir.
11. Nasıl evlenmek istiyorsunuz? (Evli olmayanlara sorulmuştur!)
• Tanıyarak ve severek: %75
• Görücü tarzıyla: %18
• Kararsızım: %7
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin evlilik tercihlerine ait eğilimlerini göstermektedir. İştirakçilerin %75’i tanıyarak ve severek evlenmek istediğini belirtmiştir, bu da bireylerin evlilik öncesinde duygusal bağ ve şahsî seçimlere öncelik verdiğini göstermektedir. Görücü yöntemiyle evlenmek isteyenlerin oranı %18’dir, bu da bu prosedürün hâlâ muhakkak bir kesim tarafından tercih edildiğini göstermektedir. Kararsızların oranı %7 olup, evlilik süreci hakkında net bir tercihi olmayan bireyleri temsil etmektedir. Datalar, şahsî tercihler ve duygusal bağların evlilik kararında belirleyici olduğunu göstermektedir.
12. Resmi nikâhlı mı, imam nikâhlı mısınız, yoksa her ikisi de var mı?
• Sadece resmi nikâh: %59
• Hem resmi hem imam nikâhı: %38
• Sadece imam nikâhı: %3
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin evliliklerinde hangi nikâh tipini tercih ettiğini göstermektedir. İştirakçilerin %59’u yalnızca resmi nikâhla evli olduğunu belirtmiştir, bu da hukuksal geçerliliği olan evliliklerin yaygınlığını göstermektedir. Hem resmi hem imam nikâhı yaptıranların oranı %38 olup, dini ve tüzel nikâhı bir ortada tercih eden kıymetli bir bölümün varlığını ortaya koymaktadır. Yalnızca imam nikâhıyla evli olanların oranı %3 olup, bu formülün düşük bir tercih oranına sahip olduğu görülmektedir. Bilgiler, resmi nikâhın toplumda en yaygın evlilik biçimi olduğunu lakin dini nikâhın da muhakkak bir kesim tarafından sürdürüldüğünü göstermektedir.
13. Evliliğiniz aşk evliliği mi yoksa mantık evliliği miydi?
• Aşk evliliği: %55
• Mantık evliliği: %35
• Kararsızım her ikisi: %10
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin evlilik kararlarını hangi temele dayandırdığını göstermektedir. İştirakçilerin %55’i evliliklerini aşk evliliği olarak tanımlamaktadır, bu da duygusal bağın evlilik kararında değerli bir faktör olduğunu göstermektedir. Mantık evliliği yaptığını belirtenlerin oranı %35 olup, bireylerin ekonomik, toplumsal ve kültürel faktörleri de evlilik kararında dikkate aldığını ortaya koymaktadır. Her iki faktörü de içeren yahut kararsız kalanların oranı %10 olup, evlilik kararının tek bir nedene dayandırılamayacağını düşünen bir bölümü yansıtmaktadır. Bilgiler, evliliklerin büyük ölçüde duygusal temele dayandığını lakin mantıksal ögelerin da değerli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
14. (BEKARLARA) Aşk evliliği mi yoksa mantık evliliği mi yapacaksınız?
• Aşk evliliği: %41
• Mantık evliliği: %47
• Kararsızım: %12
Değerlendirme:
Bu bilgi, bekâr bireylerin gelecekteki evlilik tercihlerini göstermektedir. İştirakçilerin %47’si mantık evliliği yapmayı düşündüğünü belirtmiştir, bu da bireylerin evlilik kararlarında ekonomik, toplumsal ve kültürel faktörleri önceliklendirdiğini göstermektedir. Aşk evliliğini tercih edenlerin oranı %41 olup, duygusal bağın hâlâ güçlü bir belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %12 olup, evlilik kararının bireyler için değişken ve vakitle şekillenen bir süreç olduğunu göstermektedir. Datalar, mantık evliliğinin aşk evliliğine kıyasla daha fazla tercih edildiğini fakat her iki yaklaşımın da değerli bir kesim tarafından benimsendiğini göstermektedir.
15. (EVLİLERE / BOŞANMIŞ VE DULLARA) Evlendiğiniz kişi birinci aşkınız / birinci sevdiğiniz kişi miydi?
• Evet, birinci aşkımdı: %34
• Hayır, değildi: %58
• Kararsızım: %8
Değerlendirme:
Bu bilgi, evliliklerin birinci aşkla ne ölçüde irtibatlı olduğunu göstermektedir. İştirakçilerin %34’ü evlendiği kişinin birinci aşkı olduğunu belirtmiştir, bu da bireylerin bir kısmının birinci romantik tecrübelerini evliliğe taşıdığını göstermektedir. %58’lik kesim ise evlendiği kişinin birinci aşkı olmadığını söz etmiştir, bu da insanların aşk ve münasebetler konusunda vakitle farklı tecrübeler yaşadığını ve evlilik kararlarının birinci aşkla hudutlu olmadığını ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %8 olup, bireylerin geçmiş bağlantılar ve duygusal bağlarını kesin olarak tanımlamakta zorlanabileceğini göstermektedir. Bilgiler, evliliklerin büyük ölçüde birinci aşk tecrübesinden bağımsız olarak gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.
16. (BEKARLARA) Birinci sevdiğiniz şahısla mi evleneceksiniz?
• Evet, birinci sevdiğim bireyle evleneceğim: %28
• Hayır, öteki biriyle evleneceğim: %53
• Kararsızım: %19
Değerlendirme:
Bu data, bekâr bireylerin evlilik planlarının birinci aşklarıyla olan ilgisini göstermektedir. İştirakçilerin %28’i birinci sevdiği şahısla evleneceğini belirtmiştir, bu da birinci aşkın kimi bireyler için uzun vadeli bir bağ olarak devam ettiğini göstermektedir. %53’lük kesim ise birinci aşkı dışında biriyle evlenmeyi düşündüğünü söz etmiştir, bu da vakitle duygusal ilgilerin değişebileceğini ve evlilik kararlarının farklı faktörlere bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %19 olup, bireylerin evlilik kararlarını netleştirmekte zorlanabileceğini göstermektedir. Bilgiler, çoğunluğun birinci aşkıyla evlenmeyi düşünmediğini fakat makul bir bölümün bu tarafta bir eğilim taşıdığını göstermektedir.
17. (HERKESE) Evlenirken aile büyükleri müsaade vermeseydi ne yapardınız?
• Evliliğimi erteleyebilirdim: %30
• Ailemin karşı çıkmasına karşın evlenirdim: %42
• Ailemin onayını almak isterdim: %22
• Diğer: %6
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin evlilik kararlarında ailelerinin onayına ne ölçüde kıymet verdiklerini göstermektedir. İştirakçilerin %42’si, ailelerinin karşı çıkmasına karşın evleneceğini belirtmiştir, bu da bireylerin evlilik konusunda bağımsız karar alma eğiliminde olduğunu göstermektedir. %30’luk kesim, bu türlü bir durumda evliliğini erteleyebileceğini tabir etmiştir, bu da aile onayının birtakım bireyler için değerli bir faktör olabileceğini ortaya koymaktadır. %22’lik bir küme, ailelerinin onayını almak için gayret göstereceğini belirtmiştir, bu da aile bağlarının ve klasik pahaların kimi bireyler için ön planda olduğunu göstermektedir. Başka seçeneğini işaretleyen %6’lık kesim ise farklı şartlara bağlı olarak hareket edebileceğini söz etmektedir. Bilgiler, bireylerin değerli bir kısmının ailelerinin onayına karşın kendi kararlarını önceliklendirdiğini, lakin dikkate kıymet bir kısmın de aile isteğini önemseyerek hareket ettiğini göstermektedir.
18. (EVLİLERE / BOŞANMIŞ VE DULLARA) Aile büyükleri evliliğinizi onayladı mı?
• Evet, onayladılar: %72
• Hayır, onaylamadılar: %18
• Kararsızım: %10
Değerlendirme:
Bu bilgi, evliliklerin aile büyükleri tarafından ne ölçüde onaylandığını göstermektedir. İştirakçilerin %72’si, aile büyüklerinin evliliklerini onayladığını belirtmiştir, bu da evliliklerin büyük çoğunluğunun aile takviyesiyle gerçekleştiğini göstermektedir. %18’lik kesim, evliliklerinin aileleri tarafından onaylanmadığını söz etmiştir, bu da kimi bireylerin evlilik kararlarını ailelerinin görüşlerinden bağımsız olarak verdiğini göstermektedir. Kararsızların oranı %10 olup, kimi bireylerin ailelerinin tavrını kesin olarak değerlendiremediğini yahut bu mevzuda belirsizlik yaşadığını göstermektedir. Bilgiler, aile onayının evliliklerde değerli bir faktör olduğunu fakat belli bir kısmın bu onaya bağlı kalmadığını ortaya koymaktadır.
19. (HERKESE) Sizce evlilik aşkı öldürüyor mu?
• Evet, evlilikle birlikte aşk azalır: %54
• Hayır, evlilik aşkı güçlendirir: %32
• Kararsızım: %14
Değerlendirme:
Bu data, toplumun evlilik ile aşk ortasındaki ilgiye dair algısını göstermektedir. İştirakçilerin %54’ü, evliliğin aşkı vakitle azalttığını düşünmektedir, bu da evlilikte romantizmin ve tutkunun vakitle zayıfladığı algısının yaygın olduğunu göstermektedir. %32’lik bir kesim, evliliğin aşkı güçlendirdiğini belirtmiştir, bu da kimi bireylerin evlilikle birlikte bağların ve duygusal yakınlığın arttığına inandığını ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %14 olup, bireylerin bu mevzuda net bir yargıya varmakta zorlandığını göstermektedir. Datalar, çoğunluğun evlilikle birlikte aşkın azaldığını düşündüğünü lakin kıymetli bir kısmın de bunun tam bilakis inandığını göstermektedir.
20. (EVLİLERE / BOŞANMIŞ VE DULLARA) Dünyaya bir daha gelsem; yeniden eşimle evlenirim der misiniz?
• Evet, tekrar eşimle evlenirim: %48
• Hayır, evlenmem: %37
• Kararsızım: %15
Değerlendirme:
Bu bilgi, evliliklerin bireyler açısından ne ölçüde tatmin edici olduğunu göstermektedir. İştirakçilerin %48’i, dünyaya tekrar gelse tekrar eşiyle evleneceğini belirtmiştir, bu da evliliklerin yaklaşık yarısının bireyler için olumlu bir tecrübe sunduğunu göstermektedir. %37’lik kesim ise tekrar evlenmeyeceğini söz etmiştir, bu da birtakım bireylerin evlilikten beklentilerinin karşılanmadığını yahut farklı bir hayat tercih edebileceklerini göstermektedir. Kararsızların oranı %15 olup, bireylerin evliliklerini net bir halde olumlu ya da olumsuz olarak kıymetlendirmekte zorlanabileceğini göstermektedir. Datalar, evliliklerin büyük bir kısmının olumlu görülmesine karşın, evlilikten şad olmayan yahut farklı tercihler yapabilecek bir kısmın de var olduğunu göstermektedir.
21. (HERKESE) Sizce evlenen bayan kesinlikle bakire olmalı mıdır?
• Evet, olmalı: %61
• Hayır, olmalı değil: %28
• Kararsızım: %11
Değerlendirme:
Bu data, toplumun evlilik öncesi bayanların bekâret durumu hakkındaki görüşlerini ölçmektedir. İştirakçilerin %61’i, evlenen bayanın kesinlikle bakire olması gerektiğini düşünmektedir, bu da toplumda klâsik ve muhafazakâr pahaların hâlâ baskın olduğunu göstermektedir. %28’lik bir kesim, bu türlü bir mecburilik olmadığını söz etmiştir, bu da ferdî özgürlük ve cinsiyet eşitliği perspektifinin belli bir kesim tarafından benimsendiğini göstermektedir. Kararsızların oranı %11 olup, bu mevzunun kimi bireyler için net bir yargıya varmayı zorlaştıran hassas bir sorun olabileceğini göstermektedir. Bilgiler, toplumda bekâret algısının değerli bir yer tuttuğunu fakat bu görüşe katılmayan değerli bir kısmın de bulunduğunu ortaya koymaktadır.
22. (HERKESE) Sizce evlenen erkek birinci cinsel tecrübesini eşiyle mi yaşamalı?
• Evet, eşiyle yaşamalı: %55
• Hayır, bu ferdî bir tercih olmalı: %34
• Kararsızım: %11
Değerlendirme:
Bu data, toplumun evlilik öncesi erkeklerin cinsel tecrübesi hakkındaki görüşlerini ölçmektedir. İştirakçilerin %55’i, evlenen erkeğin birinci cinsel tecrübesini eşiyle yaşaması gerektiğini belirtmiştir, bu da toplumda klâsik kıymetlerin erkekler için de makul normlar oluşturduğunu göstermektedir. %34’lük kesim, bunun ferdî bir tercih olması gerektiğini savunmaktadır, bu da cinsel tecrübenin ferdî bir karar olarak görülmesi gerektiğini düşünenlerin oranının azımsanmayacak derecede olduğunu göstermektedir. Kararsızların oranı %11 olup, bu mevzunun birtakım bireyler için net bir yargıya varmayı zorlaştıran bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Datalar, toplumda klasik normların erkekler için de belli beklentiler oluşturduğunu fakat ferdî tercihi savunanların da kıymetli bir kısmı oluşturduğunu göstermektedir.
23. (HERKESE) Sizce erkekler birden fazla eşle evlenebilir mi?
• Evet, evlenebilir: %19
• Hayır, evlenemez: %81
Değerlendirme:
Bu data, toplumun erkeklerin birden fazla eşle evlenmesine ait görüşlerini tahlil etmektedir. İştirakçilerin %81’i erkeklerin birden fazla eşle evlenemeyeceğini belirtmiştir, bu da tek eşliliğin toplumda yaygın ve kabul gören bir norm olduğunu göstermektedir. %19’luk bir kesim ise çok eşliliği mümkün görmektedir, fakat bu oran makul sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlere bağlı olarak değişmektedir.
*Erkeklerin %28’i çok eşliliğe olumlu bakarken, bayanlarda bu oran %10’dur. Bu fark, erkeklerin çok eşliliği daha fazla desteklediğini göstermektedir. Dul ve boşanmış bireyler ortasında bu fikri onaylayanların oranı daha yüksektir.
**Eğitim ve gelir seviyesi düştükçe çok eşliliği savunanların oranının arttığı görülmektedir.
***Şehir merkezlerinden kırsal alanlara yanlışsız gidildikçe çok eşliliğe olumlu bakanların oranı artmaktadır. Doğu Anadolu’da %49 oranında çok eşlilik onaylanmaktadır. Güneydoğu Anadolu’da bu oran %70’e çıkmaktadır, bu da bölgede çok eşliliğin daha yaygın bir kabul gördüğünü göstermektedir.
24. (HERKESE) Sizce çocuk, evliliği kurtarır mı?
• Evet, çocuk evliliği güçlendirir: %29
• Hayır, çocuk evliliği kurtaramaz: %63
• Kararsızım: %8
Değerlendirme:
Bu bilgi, toplumun çocuk sahibi olmanın evlilik üzerindeki tesirine ait algısını göstermektedir. İştirakçilerin %63’ü, çocuk sahibi olmanın evliliği kurtaramayacağını belirtmiştir, bu da ilgilerde yaşanan temel meselelerin çocuk aracılığıyla çözülemeyeceği tarafındaki yaygın inancı göstermektedir. %29’luk bir kesim, çocuk sahibi olmanın evliliği güçlendirebileceğini düşünmektedir, bu da kimi bireylerin çocuk faktörünün aile birliğini esirgeyici bir tesire sahip olabileceğine inandığını göstermektedir. Kararsızların oranı %8 olup, çocuk ve evlilik ortasındaki alakanın ferdî ve durumsal farklılıklar gösterebileceğine işaret etmektedir. Bilgiler, çocuk sahibi olmanın evlilik sıkıntılarını çözmede belirleyici bir faktör olmadığına dair genel bir kanaatin baskın olduğunu göstermektedir.
25. (HERKESE) Sizce ekonomik meşakkat aşkı azaltıyor / bitiriyor mu?
• Evet, ekonomik düşünce aşkı olumsuz tesirler: %76
• Hayır, aşk ekonomik durumdan etkilenmez: %18
• Kararsızım: %6
Değerlendirme:
Bu data, ekonomik ıstırapların aşk üzerindeki tesirine ait toplumun algısını ölçmektedir. İştirakçilerin %76’sı, ekonomik badirelerin aşkı olumsuz etkilediğini belirtmiştir, bu da finansal problemlerin ilgilerde kıymetli bir gerilim kaynağı olduğunu göstermektedir. %18’lik kesim, aşkın ekonomik durumdan bağımsız olduğunu düşünmektedir, bu da duygusal bağın maddi şartlardan etkilenmeyeceğine inanan bir küme olduğunu göstermektedir. Kararsızların oranı %6 olup, bireylerin bu bahiste kesin bir yargıya varmakta zorlanabileceğini ortaya koymaktadır. Bilgiler, aşkın sürdürülebilirliği açısından ekonomik istikrarın değerli bir faktör olarak görüldüğünü göstermektedir.
26. (EVLİLERE) Şu an evliliğinizde ekonomik külfet yaşıyor musunuz?
• Evet, önemli ekonomik dertler yaşıyoruz: %42
• Evet, vakit zaman maddi zorluk çekiyoruz fakat yönetim ediyoruz: %38
• Hayır, ekonomik durumumuz uygun: %15
• Kararsızım / Bilmiyorum: %5
Değerlendirme:
Bu data, evli bireylerin ekonomik durumlarını ve bunun evliliklerine tesirini göstermektedir. İştirakçilerin %42’si önemli ekonomik ezalar yaşadığını belirtmiştir, bu da finansal zorlukların birçok evlilikte değerli bir sorun olduğunu göstermektedir. %38’lik kesim, vakit zaman maddi zorluk yaşadıklarını fakat durumlarını yönetim ettiklerini söz etmiştir, bu da ekonomik belirsizliklerin birçok çiftin günlük ömrünü etkilediğini ortaya koymaktadır. Ekonomik durumu uygun olanların oranı %15 olup, bu kesitin finansal manada daha istikrarlı bir evlilik sürdürebildiğini göstermektedir. Kararsızların oranı %5 olup, ekonomik durumlarını net olarak değerlendiremeyen bireyleri içermektedir. Datalar, evli bireylerin büyük bir kısmının ekonomik kasvetler yaşadığını ve bunun evlilikleri üzerinde değerli bir tesire sahip olabileceğini göstermektedir.
27. (EVLİLERE) İmkânınız olsa eşinizden boşanır mıydınız?
• Evet, boşanırdım: %29
• Hayır, boşanmazdım: %58
• Kararsızım: %13
Değerlendirme:
Bu bilgi, evli bireylerin evliliklerinden ne derece mutlu olduklarını ve boşanma kanısına nasıl yaklaştıklarını göstermektedir. İştirakçilerin %58’i, imkânı olsa bile eşinden boşanmayacağını belirtmiştir, bu da evliliklerin birçoklarının bireyler için tatmin edici olduğunu göstermektedir. %29’luk kesim, şayet imkânı olsaydı boşanacağını tabir etmiştir, bu da evliliklerinde mutsuz olan ve fırsat bulduğunda ayrılmayı düşünen değerli bir kısmın varlığını ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %13 olup, bireylerin boşanma konusunda net bir karar veremediklerini göstermektedir. Bilgiler, evliliklerin büyük bir kısmının sürdürülebilir olduğunu lakin değerli bir bölümün evliliğinden mutlu olmadığını ve boşanmayı düşündüğünü ortaya koymaktadır.
28. (BOŞANMAYI DÜŞÜNENLER İÇİN) Neden boşanmıyorsunuz?
• Çocuklarım için evliliğimi sürdürüyorum → %39
• Ekonomik olarak tek başıma hayatımı idame ettiremeyeceğim için → %28
• Toplumsal baskı ve ailemin reaksiyonundan çekiniyorum → %14
• Daha düzgün bir alternatifim olmadığı için → %9
• Hâlâ duygusal bağım var, tahminen düzelir diye bekliyorum → %10
Değerlendirme:
Bu bilgi, boşanmayı düşünen bireylerin evliliklerini sürdürme nedenlerini ortaya koymaktadır. İştirakçilerin %39’u, çocukları için evliliklerini devam ettirdiklerini belirtmiştir, bu da ebeveynlerin çocukların refahını ön planda tutarak evliliklerini sürdürme eğiliminde olduğunu göstermektedir. %28’lik kesim, ekonomik olarak bağımsız bir ömür sürdüremeyeceği için boşanmadığını tabir etmiştir, bu da finansal güvencesizliğin boşanma kararında değerli bir pürüz olduğunu ortaya koymaktadır. %14’ü toplumsal baskı ve aile yansısı nedeniyle boşanmadığını belirtmiştir, bu da toplumsal normların ve klasik pahaların evlilik kararlarında tesirli olduğunu göstermektedir. %9’luk bir kesim, daha yeterli bir alternatif olmadığı için evliliğini sürdürdüğünü söz etmiştir, bu da bireylerin mevcut bağlantılarını pragmatik bir formda değerlendirdiğini göstermektedir. %10’luk bir küme ise hâlâ duygusal bağları olduğunu ve evliliklerinin düzelebileceği umuduyla beklediğini belirtmiştir. Datalar, boşanmayı düşünen bireylerin en büyük pürüz olarak çocuklarını ve ekonomik güvencesizliklerini gördüklerini, fakat toplumsal baskı ve duygusal bağ üzere faktörlerin de belirleyici olduğunu göstermektedir.
29. (HERKESE) Muhtaçlık halinde bir böbreğinizi sevgilinize yahut eşinize verir misiniz?
• Evet, mutlaka veririm → %38
• Duruma bağlı, ayrıntıları pahalandırmak gerekir → %11
• Hayır, vermem → %51
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin sevgilileri yahut eşleri için fedakârlık yapma eğilimlerini ve bunun evlilik memnuniyetiyle olan alakasını ölçmektedir. İştirakçilerin %38’i, muhtaçlık halinde mutlaka böbreğini vereceğini belirtmiştir, bu da duygusal bağlılığın güçlü olduğu makul bir bölümün varlığını göstermektedir. %51’lik kesim, böbreğini vermeyeceğini tabir etmiştir, bu da bireylerin sıhhat, hayat kalitesi ve ferdî hudutlarını önceliklendirdiğini ortaya koymaktadır. %11’lik kesim, kararın duruma bağlı olduğunu ve ayrıntıların kıymetlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir, bu da kimi bireylerin kaidelere nazaran esnek bir tavır sergileyebileceğini göstermektedir.
Evlilik memnuniyeti ile böbrek bağışlama isteği ortasındaki bağ dikkat caziptir. “Bir daha dünyaya gelsem eşimle evlenmem” diyenlerin %84’ü eşine böbreğini vermeyeceğini belirtmiştir. Bu, evlilikten duyulan memnuniyetin bireylerin fedakârlık yapma eğiliminde kıymetli bir belirleyici olduğunu göstermektedir. Evliliğinden şad olmayan bireyler, hayatlarını paylaşmalarına karşın eşleri için bu türlü kritik bir fedakârlık yapmaya daha az istekli görünmektedir. Bu bulgu, duygusal bağlılığın sadece evlilik statüsüyle değil, evlilikte yaşanan tecrübe ve tatmin seviyesiyle şekillendiğini ortaya koymaktadır.
C. DİJİTAL KÜLTÜR VE FLÖRTLEŞME
30. Sizce dijital platformlar (sosyal medya, tanışma uygulamaları) aşkı nasıl etkiliyor?
• Olumlu istikamette etkiliyor → %53
• Olumsuz istikamette etkiliyor → %35
• Kararsızım → %12
Değerlendirme:
Bu data, dijital platformların (sosyal medya ve tanışma uygulamaları) aşk üzerindeki tesirine dair toplumun algısını ölçmektedir. İştirakçilerin %53’ü, dijital platformların aşkı olumlu istikamette etkilediğini belirtmiştir, bu da teknolojinin bağlantılarda yeni temaslar kurma, irtibatı artırma ve duygusal bağları güçlendirme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. %35’lik kesim, dijital platformların aşkı olumsuz etkilediğini söz etmiştir, bu da toplumsal medyanın bağlantılarda güvensizlik, yanlış anlaşılmalar ve bağlılık sıkıntıları yaratabileceği istikametindeki algının yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Kararsızların oranı %12 olup, bireylerin bu hususta net bir görüş oluşturmakta zorlandığını göstermektedir. Datalar, toplumun dijital platformları büyük ölçüde alakaları kolaylaştırıcı bir araç olarak gördüğünü fakat makul bir kısmın de bu platformların aşk üzerindeki olumsuz tesirlerinden telaş duyduğunu ortaya koymaktadır.
31. Her geçen gün daha fazla insanın ziyaret ettiği internet platformları ve toplumsal paylaşım siteleri, aşkın doğum yerlerinden biri olarak görülüyor. Şayet hayatınızda biri olmasaydı, internetten biriyle tanışmak ister miydiniz?
• Evet → %57
• Hayır → %43
• Erkekler, bayanlara oranla daha yüksek oranda “Evet” demektedir.
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin internet aracılığıyla romantik münasebetler kurma konusundaki tavırlarını ölçmektedir. İştirakçilerin %57’si, hayatlarında biri olmasa internetten biriyle tanışmak isteyeceğini belirtmiştir, bu da dijital platformların münasebetlerde kıymetli bir rol oynadığını göstermektedir. %43’lük kesim, internetten biriyle tanışmak istemeyeceğini tabir etmiştir, bu da klasik usulleri tercih eden yahut dijital ortamların güvenilirliğine kuşkuyla yaklaşan bireylerin varlığını ortaya koymaktadır.
Erkekler, bayanlara oranla daha yüksek oranda “Evet” demektedir. Bu, erkeklerin dijital platformlarda tanışmaya daha açık olduğunu yahut bu çeşit mecraları daha faal kullandığını göstermektedir. 2010 sonrası internet kullanımının artışı, dijitalleşmeyle birlikte romantik ilgilerin çevrim içi platformlara kaymaya başladığını göstermektedir. 2015 sonrası bu artış hızlanmış, bilhassa pandemi süreciyle internet üzerinden tanışmalar daha yaygın hale gelmiştir.
Son 10 yılda Türkiye’de evlenenlerin yaklaşık %20’si aşklarını internet aracılığıyla bulmuştur. Bu, dijital platformların klâsik tanışma biçimlerinin yerini giderek daha fazla aldığını ve önemli bağların internet üzerinden başlayabildiğini göstermektedir.
32. (HERKESE) Dijital tanışma platformlarında (sosyal medya, tanışma uygulamaları) kurulan alakalar aşka dönüşebilir mi, sizce mümkün mü?
• Evet, internetten biriyle tanışmak isterim ve bu ilgiler aşka dönüşebilir → %48
• Evet, internetten biriyle tanışmak isterim fakat bu çeşit alakaların aşka dönüşebileceğini düşünmüyorum → %9
• Hayır, internetten biriyle tanışmak istemem lakin bu çeşit alakalar aşka dönüşebilir → %21
• Hayır, internetten biriyle tanışmak istemem ve bu cins bağlantıların aşka dönüşebileceğini düşünmüyorum → %22
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin dijital platformlarda kurulan alakaların aşka dönüşme potansiyeline dair görüşlerini ölçmektedir. İştirakçilerin neredeyse yarısı (%48), internetten biriyle tanışmayı istediğini ve bu cins ilgilerin aşka dönüşebileceğine inandığını belirtmiştir. Bu oran, dijital platformların alakalarda önemli bir araç haline geldiğini ve bireylerin bu mecralarda tanışarak duygusal bağ kurabileceğine inandığını göstermektedir. İştirakçilerin %9’u, internetten biriyle tanışmak istediklerini lakin bu tıp alakaların aşka dönüşebileceğine inanmadıklarını tabir etmiştir. Bu görüş, dijital ortamların insanları bir ortaya getirme potansiyelini kabul etmekle birlikte, aşkın oluşumu için yüz yüze etkileşimin daha kıymetli olduğu fikrini yansıtmaktadır. İştirakçilerin %21’i, internetten biriyle tanışmak istemediklerini lakin bu tıp bağlantıların aşka dönüşebileceğini kabul etmektedir. Bu oran, bireylerin şahsî olarak dijital platformları tercih etmemelerine karşın, bu mecralardan doğan aşkların mümkün olabileceğini düşündüğünü göstermektedir.
Katılımcıların %22’si, internetten biriyle tanışmak istemediğini ve bu cins bağların aşka dönüşebileceğini düşünmediğini belirtmiştir. Bu küme, dijital ortamlarda kurulan alakaları aşk için uygun bulmayan daha klâsik bir bakış açısını temsil etmektedir.
Sonuç olarak, büyük bir kesim dijital platformları aşkın doğabileceği mecralar olarak kabul etmektedir, fakat bireylerin bu mecraları ferdî olarak tercih edip etmeme noktasında farklı tavırları bulunmaktadır. Klâsik usulleri benimseyen ve internetten tanışmayı uygun görmeyen bir kesim de varlığını sürdürmektedir.
33. (HERKESE) Daha evvel bir dijital platformda biriyle tanıştınız mı?
• Evet, tanıştım → %42
• Hayır, hiç tanışmadım → %58
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin dijital platformlar aracılığıyla biriyle tanışma tecrübelerini ölçmektedir. İştirakçilerin %42’si, daha evvel bir dijital platformda biriyle tanıştığını belirtmiştir, bu da çevrim içi etkileşimlerin giderek daha yaygın hale geldiğini göstermektedir. %58’lik kesim ise hiç dijital platformda biriyle tanışmadığını söz etmiştir, bu da klâsik tanışma yollarını tercih eden yahut dijital ortamlara uzaklıklı yaklaşan bireylerin sayısının hâlâ yüksek olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, dijital platformların toplumsal alakalarda tesirli bir araç haline geldiğini lakin toplumda hâlâ bu sistemlere aralı yaklaşan geniş bir kesitin bulunduğunu göstermektedir.
34. (Tanıştım diyenlere soruldu) Toplumsal medya üzerinden flörtleşirken hangi platformu daha çok tercih ediyorsunuz?
• Instagram → %46
• WhatsApp → %18
• Tanışma Uygulamaları → %14
• Facebook → %8
• Diğer (Twitter, Telegram vb.) → %4
Değerlendirme:
Bu bilgi, dijital platformlar üzerinden flörtleşen bireylerin en çok hangi mecraları tercih ettiğini göstermektedir. İştirakçilerin %46’sı Instagram’ı tercih ettiğini belirtmiştir, bu da Instagram’ın toplumsal etkileşimlerde ve romantik bağlantıların başlamasında en tanınan platform olduğunu göstermektedir. WhatsApp %18 ile ikinci sırada yer almakta olup, bireylerin daha özel ve direkt irtibat kurma eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır. Tanışma uygulamaları (Tinder, Bumble vb.) %14 oranında tercih edilmiştir, bu da flört hedefiyle özel olarak tasarlanmış platformların belli bir kitleye hitap ettiğini göstermektedir. Facebook’un tercih edilme oranı %8 olup, platformun vakitle popülerliğini kaybettiğine işaret etmektedir. Diğer platformların kullanımı, bireylerin farklı dijital mecralarda da romantik etkileşimler kurduğunu ortaya koymaktadır.
Bu datalar, toplumsal medya platformlarının flörtleşme dinamiklerini değiştirdiğini ve bireylerin romantik bağlar kurarken en çok Instagram ve WhatsApp üzere anlık bağlantısı kolaylaştıran platformları tercih ettiğini göstermektedir.
35. (HERKESE) Dijital tanışmada flörtleşmede birinci bildirisi kim atmalıdır?
• Erkek atmalıdır → %58
• Kadın atmalıdır → %9
• Farketmez, her iki taraf da atabilir → %30
• Kararsızım / Bilmiyorum → %3
Değerlendirme:
Bu data, dijital platformlarda flörtleşme sürecinde birinci adımı kimin atması gerektiğine dair toplumsal algıyı ölçmektedir. İştirakçilerin %58’i, birinci iletinin erkek tarafından atılması gerektiğini belirtmiştir, bu da klasik cinsiyet rollerinin dijital ortamda da sürdüğünü göstermektedir. %9’luk bir kesim, birinci iletisi bayanın atması gerektiğini düşünmektedir, bu oran toplumsal beklentilerin büyük ölçüde erkeklere yöneldiğini ortaya koymaktadır. %30’luk kesim, bu durumun fark etmediğini ve her iki tarafın da birinci bildirisi atabileceğini belirtmiştir, bu da daha eşitlikçi bir yaklaşımı temsil etmektedir. Kararsızların oranı %3 olup, bahse ait net bir görüşü olmayan bireyleri içermektedir. Bu datalar, dijital flörtleşme sürecinde klâsik rollerin hâlâ tesirli olduğunu lakin vakitle eşitlikçi yaklaşımların da güçlenmeye başladığını ortaya koymaktadır.
36. (HERKESE) Dijital platformlarda tanıştığınız biriyle yüz yüze görüşmeye karar vermeden evvel nelere dikkat edersiniz?
• Güvenilirlik ve samimiyet (profil bilgileri, iletileşme içeriği, karşı tarafın tutarlılığı) → %48
• Fiziksel çekicilik (fotoğraflar ve manzaralı görüşme ile doğrulama) → %22
• Sosyal etrafı ve ortak arkadaşlarının olup olmaması → %14
• İlk buluşmanın yeri ve güvenliği → %10
• Diğer (maddi durum, eğitim düzeyi vb.) → %6
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin dijital platformlarda tanıştıkları biriyle yüz yüze görüşmeye karar verirken hangi kriterleri ön planda tuttuklarını ölçmektedir. İştirakçilerin neredeyse yarısı (%48), karşı tarafın güvenilirliğini ve samimiyetini (profil bilgileri, iletileşme içeriği, tutarlılık) en değerli kriter olarak görmektedir. Bu durum, çevrim içi etkileşimlerde itimat ögesinin kritik bir rol oynadığını ve bireylerin potansiyel riskleri en aza indirmek için dikkatli davrandığını göstermektedir. %22’lik kesim, yüz yüze görüşme öncesinde karşı tarafın fizikî cazipliğini kıymetli bir faktör olarak kıymetlendirmektedir. %14’lük bir küme, karşı tarafın toplumsal etrafına ve ortak arkadaşlarının olup olmamasına dikkat ettiğini belirtmiştir. Bu, toplumsal medya yahut tanışma uygulamalarında karşılıklı inanç oluşturmada toplumsal referansların kıymetli bir etken olduğunu göstermektedir.
Katılımcıların %10’u, yüz yüze buluşmanın yeri ve güvenliğini en değerli faktör olarak görmektedir. Bu oran, dijital platformlardan tanışan bireylerin fizikî güvenlik telaşlarının farkında olduklarını göstermektedir. İştirakçilerin %6’sı, birinci buluşma öncesinde maddi durum, eğitim düzeyi üzere faktörleri öncelikli olarak değerlendirdiğini belirtmiştir. Bu oran başka kriterlere nazaran daha düşük olsa da, bireylerin sosyo-ekonomik ahengi da dikkate aldığına işaret etmektedir.
Bu bilgiler, dijital platformlardan tanışan bireylerin öncelikle güvenilirlik ve samimiyete odaklandığını, akabinde fizikî çekicilik ve toplumsal referanslara dikkat ettiklerini göstermektedir.
37. (HERKESE) Toplumsal medya bağlarda sadakat problemleri yaratır mı?
• Evet, sadakat problemleri yaratır → %62
• Hayır, yaratmaz → %25
• Kararsızım → %13
Değerlendirme:
Bu data, toplumsal medyanın alakalarda sadakat üzerindeki tesirine dair toplumun algısını ölçmektedir. İştirakçilerin büyük bir çoğunluğu (%62), toplumsal medyanın sadakat problemlerine yol açtığını belirtmiştir. Bu sonuç, dijital platformların çiftler ortasında güvensizlik, kıskançlık ve ihanet üzere meseleleri tetikleyebileceğine dair yaygın bir algının var olduğunu göstermektedir. %25’lik kesim, toplumsal medyanın bağlantılarda sadakati etkilemediğini düşünmektedir. Bu küme, ferdî inanç ve bağlantıdaki bağlılığın toplumsal medya kullanımından bağımsız olduğu görüşünü desteklemektedir. %13’lük kesim, toplumsal medyanın sadakat üzerindeki tesiri konusunda net bir görüş belirtmemiştir. Bu durum, birtakım bireylerin toplumsal medyanın çiftler üzerindeki tesirini durumsal faktörlere nazaran değişebileceğini düşündüğünü göstermektedir.
Bu bulgular, toplumsal medyanın münasebetler üzerindeki tesirine dair toplumda yaygın bir telaş olduğunu lakin kişisel inanç ve bağlantının sadakat üzerinde belirleyici faktörler olarak görüldüğünü göstermektedir.
38. (HERKESE) Toplumsal medyada ilginiz hakkında paylaşım yapmanın bağlantınızı nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
• Olumlu tesirler, bağlantıyı güçlendirir → %28
• Olumsuz tesirler, bağlantıya ziyan verebilir → %42
• Hiçbir tesiri yoktur → %18
• Kararsızım / Bilmiyorum → %12
Değerlendirme:
Bu data, toplumsal medyada bağlantıya dair paylaşımların romantik bağlar üzerindeki tesirine dair algıyı ölçmektedir. İştirakçilerin en büyük kısmı (%42), toplumsal medyada münasebete dair paylaşımlar yapmanın alakaya ziyan verebileceğini belirtmiştir. Bu sonuç, kapalılığın kıymetli olduğunu düşünen bireylerin varlığını ve toplumsal medyanın kıskançlık, dış baskılar yahut özel hayatın ihlali üzere riskler taşıdığını gösteriyor. %28’lik kesim, toplumsal medyada ilgi paylaşımının romantik bağları güçlendirdiğini söz etmektedir. Bu oran, alakalarda görünürlüğün bağlılığı artırabileceğini, partnerlerin birbirlerine verdikleri kıymeti göstermeleri açısından kıymetli olabileceğini düşünen bir kümenin varlığına işaret etmektedir. %18’lik bir kesim, bu çeşit paylaşımların bağlar üzerinde rastgele bir tesiri olmadığını savunmaktadır. Bu görüş, toplumsal medya kullanımının ferdi tercihlere bağlı olduğunu ve bağdaki dinamikleri direkt değiştirmediğini düşünen bireylerin varlığını göstermektedir.
%12’lik kesim, bu bahiste net bir görüş belirtmemiştir. Bu oran, toplumsal medyanın münasebetler üzerindeki tesirinin durumsal olabileceğini ve bireylerin bu mevzuda farklı tecrübeler yaşadığını göstermektedir.
Bu bulgular, toplumsal medyada münasebetin ne kadar görünür olması gerektiği konusunda toplumda farklı görüşlerin olduğunu göstermektedir. Çoğunluk saklılığın daha sağlıklı olduğuna inanırken, kıymetli bir kesim toplumsal medyada münasebetin görünür olmasının bağları güçlendirdiğini düşünmektedir.
39. (HERKESE) Dijital flörtleşme sürecinde aşağıdaki durumlardan birini yaşadınız mı?
• A) Ghosting (Birinin ansızın kaybolması) → %39
• B) Breadcrumbing (İlgileniyor üzere yapıp aslında ilgilenmemek) → %27
• C) Hayır, bu türlü bir şey yaşamadım → %34
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin dijital flörtleşme sürecinde olumsuz tecrübeler yaşayıp yaşamadığını ölçmektedir. İştirakçilerin %39’u, ghosting (birinin ansızın kaybolması) yaşadığını belirtmiştir. Ghosting, bilhassa dijital bağlantıda sık karşılaşılan bir durum olup, bireylerin ansızın bağlantısı kesmesi sonucu karşı tarafın belirsizlik içinde kalmasına neden olmaktadır. Bu oran, dijital flörtleşmede ansızın irtibatı kesmenin yaygın bir davranış olduğunu göstermektedir. %27’lik kesim, breadcrumbing (ilgilendiği izlenimi verip aslında ilgilenmemek) yaşadığını tabir etmiştir. Bu çeşit bir davranış, karşı tarafı daima umutlandırıp gerçek bir bağ beklentisi yaratmadan ilgisiz kalma eğilimini göstermektedir. Datalar, dijital flörtleşmede meçhul ve manipülatif bağlantı biçimlerinin yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. %34’lük kesim, dijital flörtleşmede bu türlü olumsuz bir tecrübe yaşamadığını tabir etmiştir. Bu oran, bireylerin üçte birinin daha istikrarlı ve net dijital irtibat tecrübelerine sahip olduğunu göstermektedir.
Bu datalar, dijital flörtleşme süreçlerinde belirsizlik ve ani irtibat kopukluklarının yaygın olduğunu ve bireylerin duygusal manipülasyonlara maruz kalabildiğini göstermektedir.
D. ŞAHSÎ ÖZELLİKLER VE MÜNASEBET DİNAMİKLERİ
40. (HERKESE) Kıskanç mısınız, ne kadar kıskançsınız?
• Çok kıskancım → %46
• Biraz kıskancım → %21
• Hiç kıskanmam → %26
• Kararsızım → %7
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin kıskançlık seviyelerini ölçmektedir. İştirakçilerin %46’sı kendini çok kıskanç olarak tanımlarken, %21’i biraz kıskanç olduğunu belirtmiştir. Bu durum, kıskançlığın ilgilerde yaygın bir his olduğunu göstermektedir. %26’lık kesim ise hiç kıskanç olmadığını söz etmiştir, bu da inanç temelli bağlantıları benimseyen bireylerin varlığını ortaya koymaktadır. %7’lik küme ise kararsız olduğunu belirtmiştir.
Genel olarak bakıldığında, iştirakçilerin %67’si kıskanç olduğunu belirtmiştir. Lakin kıskançlığın yoğunluğu bireyler ortasında farklılık göstermektedir. %26’lık kesim kıskanç olmadığını düşünürken, %7’lik küme bu mevzuda net bir görüş bildirmemiştir. Bu sonuçlar, kıskançlığın alakalarda kıymetli bir faktör olduğunu, lakin herkes için tıpkı seviyede tesirli olmadığını göstermektedir.
41. (HERKESE) Karşı cinste baktığınız birinci yer neresidir?
• Yüz (genel söz, mimikler, dudaklar, yanaklar vb.) → %39
• Gözler (bakışlar, göz rengi, göz biçimi vb.) → %32
• Giyim şekli → %17
• Vücut lisanı (duruş, hareketler, jestler vb.) → %12
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin karşı cinste birinci dikkat ettikleri özellikleri ortaya koymaktadır. İştirakçilerin %39’u yüz tabirine, mimiklere, dudaklara ve yanaklara odaklandığını belirtmiştir. Bu durum, birinci izlenimde yüz sözünün belirleyici bir faktör olduğunu göstermektedir. Gözlere odaklananların oranı %32 olup, bakışların ve göz yapısının da kıymetli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır.
Giyim üslubuna dikkat edenlerin oranı %17’dir. Bu sonuç, bireylerin karşı tarafın tarzını ve dış görünüşünü dikkate aldığını göstermektedir. Beden lisanına odaklananların oranı ise %12 olup, duruş ve jestlerin birinci izlenimde daha az dikkat çektiğini göstermektedir.
Genel olarak bakıldığında, bireylerin birçok (%71), birinci olarak yüz ve gözlere odaklanmaktadır. Giysi biçimi ve beden lisanı de makul bir tesire sahiptir, fakat birinci izlenimde daha düşük oranda önceliklendirilmektedir.
42. (HERKESE ) Sevdiğinizin en beğendiğiniz özelliği nedir?
• Güvenilir ve sadık olması → %30
• Anlayışlı, bağlantıya açık ve şefkatli olması → %25
• Dış görünüşü ve cazipliği → %13
• Zekâsı ve entelektüel birikimi → %12
• Maddi durumu ve mesleği → %15
• Diğer (mizah anlayışı, aile alakaları vb.) → %5
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin romantik münasebetlerinde en çok kıymet verdikleri özellikleri göstermektedir. İştirakçilerin %30’u güvenilirlik ve sadakati en kıymetli özellik olarak görmektedir. Bu sonuç, alakalarda itimat ögesinin temel bir kriter olduğunu ortaya koymaktadır. %25’lik kesim, anlayışlı, irtibata açık ve şefkatli olmayı en beğendiği özellik olarak belirtmiştir. Bu da duygusal ahenk ve sağlıklı bağlantının alakalarda kıymetli bir faktör olduğunu göstermektedir.
Dış görünüş ve cazipliği en değerli kriter olarak görenlerin oranı %13’tür. Fizikî özelliklerin önemsendiği lakin duygusal ve kişilik özelliklerine kıyasla daha düşük bir önceliğe sahip olduğu görülmektedir. Zekâ ve entelektüel birikimi tercih edenlerin oranı %12 olup, bu kesim için entelektüel ahengin değerli bir kriter olduğu anlaşılmaktadır.
Maddi durumu ve mesleği en beğenilen özellik olarak belirtenlerin oranı %15’tir. Bu sonuç, ekonomik teminatın belli bir kesim için değerli bir tercih kriteri olduğunu göstermektedir. Öteki faktörleri (mizah anlayışı, aile bağları vb.) en çok kıymet verenler ise %5 ile en düşük orana sahiptir.
Genel olarak bakıldığında, iştirakçiler itimat, sadakat ve duygusal ahengi en değerli özellikler olarak görmektedir. Fizikî görünüm ve maddi durum da belirleyici olsa da, duygusal faktörler daha büyük bir kıymete sahiptir.
43. (EVLİLER / NİŞANLI / KELAMLI VE SEVGİLİSİ OLANLARA) Sevdiğinizin en beğenmediğiniz özelliği nedir?
• Aşırı kıskanması → %28
• İletişimsizlik / Duygusal ara → %27
• Sabırsızlık / Süratli sonlanma → %20
• Düşüncesizlik / İlgisizlik → %15
• Egoistlik / Kendini ön planda tutma → %7
• Diğer (bencillik, çok müdahalecilik vb.) → %3
Değerlendirme:
Bu bilgi, evli, nişanlı, kelamlı yahut sevgilisi olan bireylerin partnerlerinde en beğenmedikleri özellikleri göstermektedir. En büyük meseleler çok kıskançlık (%28) ve iletişimsizlik (%27) olarak öne çıkmaktadır. Sabırsızlık ve süratli sonlanma (%20), ilgisizlik (%15) ve egoistlik (%7) de münasebetlerde rahatsız edici bulunmuştur. Genel olarak, kıskançlık ve irtibat eksikliği en yaygın bağlantı sorunları olarak görülmektedir.
44. (HERKESE) Bir ıstırabınız olduğunda evvel eşinizle / sevgilinizle paylaşır mısınız?
• Evet, katiyen paylaşırım → %56
• Hayır, paylaşmam → %30
• Kararsızım / Duruma nazaran değişir → %14
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin problemlerini partnerleriyle paylaşma eğilimlerini göstermektedir. İştirakçilerin %56’sı, bir sorun yaşadığında bunu muhakkak partneriyle paylaşacağını belirtmiştir, bu da alakalarda duygusal dayanağın değerli olduğunu göstermektedir. %30’luk kesim, partneriyle paylaşmadığını söz ederken, %14’ü ise duruma nazaran değiştiğini belirtmiştir. Genel olarak, çoğunluk partnerine güvenip paylaşım yaparken, kıymetli bir kesim problemlerini kendi içinde çözmeyi tercih etmektedir.
45. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) İlginizin sonunu nasıl görüyorsunuz?
• Uzun vadeli ve sağlam bir bağ olarak görüyorum → %45
• İlişkiyi sonlandırmak zorunda kalacağımız bir periyot olabilir → %35
• İlişkimizin devam edeceğini katiyen söyleyemem, duruma bağlı → %15
• İlişkimizden emin değilim, lakin şu an için her şey yolunda → %5
Değerlendirme:
Bu data, evli, nişanlı, kelamlı ve sevgilisi olan bireylerin alakalarına dair geleceğe yönelik algılarını ölçmektedir. İştirakçilerin %45’i bağlantısını uzun vadeli ve sağlam olarak görmektedir, bu da ilgilerine güvenenlerin oranının yüksek olduğunu göstermektedir. %35’lik bir kesim, alakayı sonlandırmak zorunda kalabileceklerini belirtmiştir, bu da muhakkak risklerin ve belirsizliklerin varlığına işaret etmektedir. %15’i ilginin devam edip etmeyeceğini duruma bağlı görürken, %5’i şu an için her şeyin yolunda olduğunu lakin emin olamadığını söz etmiştir. Genel olarak, münasebetine kesin itimat duyanlar çoğunlukta olsa da, değerli bir kesim belirsizlik ve muhtemel ayrılık ihtimalini göz önünde bulundurmaktadır.
46. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) Aşkınıza 1 en düşük 10 en yüksek olmak üzere not verecek olsanız siz evliliğinize kaç verirsiniz / verirdiniz?
• 1-3 (Düşük) → %15
• 4-6 (Orta) → %28
• 7-8 (Yüksek) → %35
• 9-10 (Çok Yüksek) → %22
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin evliliklerine yahut bağlarına verdikleri genel memnuniyet puanlarını göstermektedir. İştirakçilerin %35’i bağlarına yüksek (7-8), %22’si ise çok yüksek (9-10) puan vermiştir. Bu, bireylerin büyük bir kısmının bağlarından genel olarak şad olduğunu göstermektedir.
%28’lik kesim, alakasını orta düzeyde (4-6) değerlendirirken, %15’lik küme düşük puan (1-3) vermiştir. Bu da kimi bireylerin bağlantılarında sorun yaşadığını ya da beklentilerinin tam olarak karşılanmadığını göstermektedir.
Genel olarak, iştirakçilerin %57’si ilgilerini yüksek yahut çok yüksek puanla değerlendirirken, %43’ü orta yahut düşük puan vermiştir. Bu sonuçlar, çoğunluğun münasebetlerinden şad olduğunu fakat kıymetli bir kesitin de münasebetlerine dair birtakım korkular taşıdığını göstermektedir.
E. TOPLUMSAL CİNSİYET VE AŞK
47. (HERKESE) Farklı dinden biriyle âşık olsaydınız evlenir miydiniz?
• Evet, evlenirdim: %41
• Hayır, evlenmem: %44
• Kararsızım / Duruma nazaran değişir: %15
Değerlendirme:
Bu data, bireylerin farklı dinden biriyle evlenme konusundaki tavırlarını göstermektedir. İştirakçilerin %41’i farklı dinden biriyle evlenebileceğini belirtirken, %44’ü evlenmeyeceğini söz etmiştir. Bu sonuç, toplumun bu bahiste bölünmüş olduğunu ve dini farklılıkların evlilik kararlarında kıymetli bir faktör olduğunu göstermektedir.
%15’lik bir kesim ise kararını duruma bağlı olarak değiştirebileceğini belirtmiştir. Bu, bireylerin şahsî tecrübelere ve şartlara nazaran farklı tavırlar sergileyebileceğini göstermektedir. Genel olarak, farklı dinden biriyle evlenmeyi kabul eden ve reddedenler neredeyse eşit oranda dağılmış olup, hususa dair kesin bir toplumsal eğilim bulunmamaktadır.
F. BAĞLANTI SÜREÇLERİ VE HEDİYELEŞME
48. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) 14 Şubat Dünya’da sevgililer günü olarak kutlanıyor, siz sevgilinizle kutlayacak mısınız?
• Evet, kutlayacağım: %58
• Hayır, kutlamayacağım: %35
• Kararsızım: %7
• %35’lik oran, Sevgililer Günü’nün ticari bir aktiflik olarak görülmesi nedeniyle bu günü kutlamayan bireylerin oranını temsil ediyor. Kültürel bir tasa ve tüketim odaklı bir kutlama anlayışına karşı çıkan şahıslar ortasında yaygındır.
• %7’lik kararsız oran, bireylerin bu tıp günlerin değerine dair belirsizlik yaşadığını ve ferdî tercihlere dayalı bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir.
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlama eğilimlerini ölçmektedir. İştirakçilerin %58’i bu günü kutlayacağını belirtirken, %35’i kutlamayacağını söz etmiştir. %7’lik kesim ise kararsızdır.
Sevgililer Günü’nü kutlamayan %35’lik küme, bu günü ticari bir aktiflik olarak görmektedir. Bu, tüketim odaklı kutlamalara eleştirel yaklaşan yahut kültürel nedenlerle bu günü önemsemeyen bireylerin varlığını göstermektedir.
%7’lik kararsız kesim, bu tıp özel günlerin manası konusunda belirsizlik yaşamakta ve kutlamaya yönelik net bir eğilim göstermemektedir.
Genel olarak, çoğunluk Sevgililer Günü’nü kutlamayı tercih ederken, değerli bir kesim bu çeşit etkinliklere aralıklı yaklaşmaktadır.
49. (SEVGİLİSİ OLANLARIN) Sevgililer gününde sevgilinizle bir planınız var mı?
• Evet, planım var: %61
• Hayır, planım yok: %29
• Kararsızım: %10
Değerlendirme:
Bu data, Sevgililer Günü’nde plan yapma eğilimini ölçmektedir. İştirakçilerin %61’i özel bir planı olduğunu belirtirken, %29’u rastgele bir plan yapmadığını söz etmiştir. %10’luk kesim ise kararsızdır. Planı olmayan %29’luk kesim, bu günü özel olarak kutlamayı tercih etmeyen yahut önemsemeyen bireyleri içermektedir. %10’luk kararsız küme ise şimdi kesin bir karar vermemiştir.
Genel olarak, sevgilisi olan bireylerin çoğunluğu (%61), Sevgililer Günü için özel bir plan yapmaktadır. Lakin bu özel günü kutlamayan yahut plan yapmayan değerli bir kesim de bulunmaktadır.
50. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) 14 Şubat Sevgililer gününe özel sevgilinize ikram almayı düşünüyor musunuz?
• Evet, almayı düşünüyorum: %65
• Hayır, almayı düşünmüyorum: %25
• Kararsızım: %10
Değerlendirme:
Bu bilgi, 14 Şubat Sevgililer Günü için armağan alma eğilimini ölçmektedir. İştirakçilerin %65’i sevgilisine armağan almayı düşündüğünü belirtirken, %25’i ikram almayı planlamadığını tabir etmiştir. %10’luk kesim ise kararsızdır.
Hediye almayı düşünmeyen %25’lik kesim, Sevgililer Günü’nü özel olarak kutlamayı tercih etmeyen yahut maddi nedenlerle bu cins bir harcama yapmayan bireylerden oluşmaktadır. %10’luk kararsız küme ise şimdi kesin bir karar vermemiştir.
Genel olarak, münasebeti olan bireylerin çoğunluğu (%65), Sevgililer Günü’nde partnerine armağan almayı planlamaktadır. Lakin bu özel günü armağan almadan geçirecek yahut kararsız olan muhakkak bir kesim de bulunmaktadır.
51. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) Sevgilinize 14 Şubat Sevgililer gününe özel ne almayı düşünüyorsunuz?
• Çiçek / Takı / Parfüm → %45
• Kendi el emeğimle bir şey yapmak → %35
• Diğer (hemen çabucak her şey) → %15
• Yemek / Sinema üzere etkinlikler → %5
Değerlendirme:
Bu bilgi, Sevgililer Günü’nde armağan alma tercihlerini göstermektedir. İştirakçilerin %45’i çiçek, takı yahut parfüm üzere klasik armağanları tercih etmektedir. %35’lik kesim ise el emeğiyle özel bir ikram hazırlamayı planlamaktadır, bu da ferdî ve manalı armağanların önemsendiğini göstermektedir.
%15’lik küme farklı ikramlar almayı planlarken, %5’lik kesim ise armağan yerine yemek yahut sinema üzere etkinliklere yönelmektedir. Genel olarak, klasik armağanlar en yaygın tercih olurken, el emeği ikramlar de değerli bir hisseye sahiptir.
52. (EVLİLER – NİŞANLI – SÖZLÜLERE ve SEVGİLİSİ OLANLARA) Sevgilinizden 14 Şubat Sevgiler gününde beklediğiniz ikram nedir?
• Çiçek / Takı / Parfüm → %40
• Duygusal ve manalı bir armağan (mektup, fotoğraf vb.) → %30
• Bir aktiflik / Sürpriz → %20
• Diğer (özel bir şey, ortak bir anı vb.) → %10
Değerlendirme:
Bu bilgi, bireylerin Sevgililer Günü’nde partnerlerinden bekledikleri ikram cinslerini göstermektedir. İştirakçilerin %40’ı çiçek, takı yahut parfüm üzere klasik ikramları beklediğini belirtmiştir. %30’luk kesim ise duygusal ve manalı bir armağan (mektup, fotoğraf vb.) tercih etmektedir, bu da maddi armağanlar kadar manevi kıymeti yüksek ikramların de değerli görüldüğünü göstermektedir.
%20’lik küme bir aktiflik yahut sürpriz beklerken, %10’luk kesim özel ve ferdî bir ikram talep etmektedir. Genel olarak, klâsik ikramlar en yaygın tercih olurken, mana yüklü ve özel he
